GAZİANTEP – Gaziantep Geri Gönderme Merkezi’nin önünde Ocak ayının bir cumartesi günü sıraya giren aileler, yakınlarını ziyaret etmek için bekliyor.
Türkiye’de yaşayan bir Suriyeli olan Halit “Amcam burada” diye başlıyor söze, güvenlik endişesiyle soyadını vermiyor.
“Yunanistan'a gitmek istedi ama polis yakaladı ve buraya getirdi. Beş aydır gözaltında.”
Halit’in yine burada tutulan bir diğer amcası da daha önce Suriye’ye geri gönderilmiş.
Türkiye genelinde toplamda 15.710 kişi kapasiteli 28 geri gönderme merkezi bulunuyor. Kısmen Avrupa Birliği tarafından finanse edilen bu merkezler, göçmen ve mülteciler için gözaltı merkezi olarak kullanılıyor.
Geri gönderme merkezleri, Türkiye’nin göç konusunda giderek sertleşen tutumunun bir parçası. Gözaltına alınarak bu merkezlere sevk edilen yabancılar, hak gruplarının şeffaflık ve adil yargılamadan yoksun olduğunu iddia ettiği hızlandırılmış bir yargı sürecine tabi tutuluyor.
Göç politikasında sertleşmeye yönelik tutum değişikliği ‘gönüllü’ geri dönüş ve sınır dışı oranlarına da yansımış durumda. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın 2024 yılının Haziran ayında açıkladığı verilere göre, son bir yıl içinde 141.187 kişi sınır dışı edildi. Bu sayı 2022 yılında yaklaşık 120 bindi.
Resmi rakamlara göre aynı dönemde, 100.000’den fazla Suriyeli de ülkesine ‘gönüllü’ geri dönüş gerçekleştirdi. Böylece 2016-2024 yılları arasında ülkesine dönen Suriyelilerin sayısı 660 bine ulaştı.
Göç İdaresi Başkanlığı’nın verileri, geçici koruma kapsamındaki Suriyelilerin sayısında da azalma olduğunu ortaya koyuyor. Geçici koruma statüsündeki Suriyelilerin sayısı 2020'de 3.737.369 kişiyken bu sayı, Eylül 2024’te 3.095.039'a geriledi.
Bu düşüşün birçok nedeni olsa da, bu haber kapsamında görüştüğümüz kişiler, Türkiye’de sınır dışı edilmeleri destekleyen mülteci karşıtı söylemin güçlenmesinin etkisine vurgu yapıyor. Nitekim, 6 Şubat depremleri ve Mayıs 2023 seçimlerinden sonra sınır dışı edilenlerin sayısında artış gözlemlendi.
“Erişilemeyen bir kara kutu”
Çok sayıda sığınmacı ve mülteci, sınırı geçmeye çalıştıkları ya da polisin dahil olduğu -trafik kazası gibi- olaylara karıştıkları için geri gönderme merkezlerinde tutuluyor. Gaziantep Geri Gönderme Merkezi’nin önünde konuştuğumuz, kimliğini gizli tutmak isteyen bir gencin yaşadıkları, bu ikinci duruma bir örnek oluşturuyor:
“[Babam] bir trafik kazasına karıştı ve bu nedenle geri gönderme merkezine götürüldü. Bir avukat tutmak için arabamızı sattık ama akıbetinin ne olacağına dair hiçbir bilgimiz yok. Suriye'ye geri gönderilmesinden endişe ediyoruz.”
Suriyeliler hakkında, rahatsız edici veya yasa dışı faaliyetlerde bulundukları iddiasıyla birlikte çalıştıkları işçiler ya da komşuları tarafından hiçbir kanıt gösterilmeden yapılan şikayetler de kişilerin geri gönderme merkezlerine sevk edilmesiyle sonuçlanıyor.
Geri gönderme merkezine sevk edilen yabancıların bir avukatla veya vatandaşı olduğu ülkenin konsolosluk personeliyle görüşmesi de dahil olmak üzere tüm iletişim olanakları kısıtlanıyor.
Turkey recap’e konuşan Batılı bir diplomat, geri gönderme merkezlerinde gözaltında tutulan vatandaşlarıyla iletişim kurmakta zorluk yaşadıklarını belirterek, bu merkezleri "bazen erişimimizin ötesinde kalan kara kutular" olarak tanımlıyor.
Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliği, gözaltına alınan Türkiye vatandaşlarının yakınlarına yetkililerce bildirim yapılmasını zorunlu kılsa da bu zorunluluk geri gönderme merkezlerinde tutulan yabancı uyruklular için geçerli değil.
Avukat ve göç uzmanı Ayşegül Karpuz'a göre, iletişim kısıtlamaları özellikle endişe verici çünkü gözaltındaki kişilerin olası bir sınır dışı kararına itiraz etmek için yalnızca yedi günleri var. Karpuz geri gönderme merkezlerini “bir hapishane gibi” diyerek tanımlıyor.
Geri gönderme merkezlerindeki Suriyelilere genellikle iki seçenek sunuyor:
Gönüllü olarak Suriye'ye geri dönmek ya da Dominik Cumhuriyeti veya Haiti gibi Suriyelilerin vizesiz giriş yapabildiği üçüncü bir ülkeye transfer edilmek.
Karpuz, "Üçüncü bir ülkeye gönderilen bir kişinin olduğu herhangi bir vaka bilmiyorum ancak bu sınır dışı etmenin ötesinde seçeneklerin olduğu iddiasını yasal olarak haklı çıkarmanın bir yolu" diyor.
"Asıl amaç, kişiye Suriye'ye dönmesi için baskı yapmak, çünkü yasal bir sınır dışı etme söz konusu olamaz."
Türkiye’nin imzacısı olduğu 1951 Cenevre Sözleşmesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, İşkenceye Karşı Sözleşme ve BM Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi, taraf ülkeleri geri göndermeme (non-refoulement) ilkesine uymakla yükümlü kılıyor. Bu ilke, sığınmacıların muhtemel zulüm tehlikesi ile karşılaşacakları güvenli olmayan ülkelere gönderilmelerini yasaklıyor.
Birleşmiş Milletler ve Uluslararası Af Örgütü'nün raporları, Suriye’nin hiçbir bölgesinin geri dönmek için güvenli olmadığını ortaya koyuyor.
‘Gönüllü’ mü geri dönüş?
İnsan hakları ve mülteci hakları alanında çalışan hak örgütlerinin raporları ve Turkey recap’in geri gönderme merkezlerinde tutulmuş kişilerle yaptığı görüşmeler, çok sayıda kişinin yetkililer tarafından gönüllü geri dönüş belgelerini imzalamaya zorlandığını gösteriyor.
Türkiye-Yunanistan sınırını geçerken gözaltına alınan Suriyeli Ghazi, imzalaması istenen belge kendisine gösterilmediği için imza atmayı reddettiğini anlatıyor. Geri gönderme merkezinde kalan diğer kişiler Ghazi’yi bu konuda uyarmış.
“Sıraya geçmemizi söylediler. Odada altı yetkili vardı ve imzalamamız için bir belge hazırlamışlardı. Kağıdın üstünde tutulan başka bir belge bilgileri örtüyordu” ifadelerini kullanan Ghazi şöyle devam ediyor:
“Bilgi talep ettiğimde bana bağırmaya başladılar, boynumdan tutup sarstılar. Beni bodruma götürüp orada imzalatmakla tehdit ettiler.”
Bu tür uygulamalar istisnai değil. İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) 2022 yılında yayımladığı raporda da birçok tutuklunun “yetkililerin, belgeleri imzalamayı reddeden kişileri dövdüğünü gördüklerini ve başka çareleri olmadığını düşündüklerini” ifade ettikleri belirtiliyordu.
Görüşülen tüm kişilerin belgeleri imzalamaya zorlandığı bilgisinin yer aldığı HRW raporunda, mültecilerin belgeleri okumalarına ya da belgeler hakkında bilgi edinmelerine izin verilmediğine vurgu yapılıyordu. Görüşülen kişilerin bazıları yetkililerin belgeleri kısmen elleriyle kapattığını söylerken çoğu kişi de geri gönderme merkezlerindeki prosedürlerin Suriyeli tutuklular için benzer bir örüntüde ilerlediğini etmişti.
“Pasaportlarımızı aldılar ve sınırda bıraktılar”
Sınır dışı ve gönüllü geri dönüş işlemlerinin önemli bir bölümü, Kilis'teki Öncüpınar sınır kapısı üzerinden gerçekleştiriliyor. Bu sınır kapısındaki bir büfe işletmecisi, Turkey recap'e her gün sınır dışı edilen kişilerle dolu, çoğunlukla erkeklerden oluşan yedi ila sekiz otobüsün sınırı geçtiğini belirtiyor. Büfe işletmecisinin aktarımına göre bazı günlerde 20 ila 30 "sınır dışı otobüsünün" geçiş yaptığı da oluyor.
Sınır dışı işlemleri, Hatay Reyhanlı'daki Cilvegözü sınır kapısından da gerçekleştiriliyor. Sınır kapısına yakın noktalarda çalışan kişiler, sınır dışı süreçlerine bu noktada da sıkça rastlandığını belirtiyor.
Emin, Türkiye’den Suriye’ye iki kez sınır dışı edilmiş bir Suriyeli. Güvenlik kaygısı nedeniyle soyadını vermek istemeyen Emin ilk olarak geçici koruma izni olmadığı için gözaltına alındığını anlatıyor.
“Bize hiçbir zaman sınır dışı edileceğimiz söylenmedi. Bizi İskenderun'daki geri gönderme merkezine götürdüler ve bir belgeyi imzalamamız için baskı yaptılar.”
Kendisine “belgeyi imzalamazsa bir yıldan fazla hapis cezası alacağının” söylenmesi nedeniyle yetkililerin talimatlarına uymak zorunda kaldığını ifade eden Emin “Belgeyi zorla imzalattıktan sonra bizi sınır dışı ettiler. Pasaportlarımızı aldılar ve sınırda bıraktılar” diye ekliyor.
İkinci seferinde Gaziantep geri gönderme merkezinden sınır dışı edilen Emin, önceki tecrübesine dayanarak belge imzalamayı reddettiğini ancak yetkililerin onu yine de sınır dışı etmekle tehdit ettiğini söylüyor. Emin, bir hafta sonra hiçbir belge imzalamamasına rağmen bir otobüse bindirilerek sınır dışı edilmiş.
Yetkililerin gerekli yasal prosedürleri ve insan haklarını göz ardı ettiğine dair raporlar, göç uzmanları arasında endişeleri artırıyor. Bu uzmanlar arasında avukat Ayşegül Karpuz da yer alıyor:
“Yasal düzlemde, süreç boyunca bağımsız bir STK'nın duruma şahitlik etmesi gerekiyor. Bunun olmadığını biliyoruz. Birleşmiş Milletler’den durumu denetleyen kimse yok. Türk Kızılayı’ndan bazı yetkililer var ancak organizasyonun bağımsızlığı yeterli değil.”
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) Türkiye şubesi ve Göç İdaresi, bu haber için yorum talebimize yanıt vermedi. Türk Kızılayı ise sorularımızı Göç İdaresi'ne iletmemizi istedi.
Evde bulunamayan kişilerin kimlikleri iptal ediliyor
Son aylarda yetkililer, ‘gönüllü geri dönüş’ belgelerine ek olarak geri gönderme merkezlerinde tutulan kişilerin video kayıtlarını da almaya başladı.
Sivil toplum kuruluşları için göç vakalarını takip eden Suriyeli foto muhabiri Mustafa Karalı, bu videolarda kişilerin “Suriye'ye gönüllü olarak döneceklerini söylemek zorunda” olduğunu belirtiyor. Turkey recap'e konuşan Karalı, bu yaz Türkiye’den sınır dışı edilen Suriyelilerle gerçekleştirdiği iki vaka görüşmesinde bu tür video kayıtlarının kullanıldığını ifade ediyor.
Aynı dönemde, İçişleri Bakanlığı, kimlik kontrol noktaları oluşturarak göçmenlerin tespitini kolaylaştıran ve hızlandıran Mobil Göç Noktası araçlarının sayısını artırdı. Bu araçlar genellikle İstanbul Aksaray Meydanı gibi kalabalık meydanlarda veya toplu taşıma istasyonlarında kullanılıyor.
“Uygulama, sınır dışı etme sürecini daha hızlı ve pratik hale getiriyor” şeklinde konuşan Karalı “Polis, Suriyeli kişileri durduruyor. Herhangi bir idari düzensizlik varsa [geri dönüş belgesi] imzalatıp doğrudan sınır dışı ediyorlar” diyor.
Mobil Göç Noktası araçları ilk olarak İstanbul'da kullanılmaya başladı ve ardından Gaziantep ve Hatay gibi Suriyeli nüfusunun yoğun olduğu 30 ile yayıldı.
Öte yandan bir yılı aşkın süredir polisler, yabancıların evlerinde yıllık kontroller yapıyor. Bu kontroller, polis memurlarının yabancıların kayıtlı adreslerini ziyaret ederek bu kişilerin o adreste ikamet ettiklerini doğrulamasını içeriyor.
Göç araştırmacılarının Turkey recap'e verdiği bilgilere göre yetkililer "istatistikleri güncelleme" bahanesiyle insanların evlerine gidiyor ve o sırada evde olmayanların geçici koruma kimlikleri iptal ediliyor. İsimsiz kalmak isteyen araştırmacıların verdiği bilgiye göre, yabancı uyruklu kişi kontrol sırasında kayıtlı adresinde bulunmazsa polisler bir rapor hazırlayarak kişinin adresinde bulunamadığını belirtiyor ve geçici koruma kimlik kartları iptal oluyor.
Araştırmacılar, geçici koruma kimliği iptal edilen yabancıların yeniden kayıt olmak zorunda kaldıklarını ve bürokratik süreçte yaşanan sorunların sınır dışı edilmelerle sonuçlanabileceğini belirtiyor.
Turkey recap, Türkiye gündeminden haberler sunarken aynı zamanda Türkiye'de haber yayıncılığını ve gazetecileri desteklemek ve hep birlikte üretmek amaçlarıyla kurulmuş bağımsız bir haber kaynağıdır.
Editoryal ekibimiz tarafından kurulan ve kâr amacı gütmeyen bir dernek olan Kolektif Medya Derneği bünyesinde faaliyet gösteren Turkey recap Türkçe ve İngilizce dillerinde yayın yapar, derinlemesine analizler ve ülke gündemini özetleyen bültenler üretir.
Gonca Tokyol, Şef editör @goncatokyol
Diego Cupolo, Genel yayın yönetmeni @diegocupolo
Ingrid Woudwijk, Yönetici editör @deingrid
Verda Uyar, Dijital büyüme yöneticisi @verdauyar
Damla Uğantaş, Türkçe editörü @damlaugantas
Emily Johnson, İngilizce editörü @emilyjohnson
Azra Ceylan, Ekonomi muhabiri @azraceylani