![](https://substackcdn.com/image/fetch/w_1456,c_limit,f_auto,q_auto:good,fl_progressive:steep/https%3A%2F%2Fsubstack-post-media.s3.amazonaws.com%2Fpublic%2Fimages%2F09ad6b5d-a928-4735-aef1-e4b06b6435fd.heic)
“Galatasaray Meydanı’na ilk gittiğimizde hepimiz büyük bir belirsizliğin, boşluğun içindeydik. Gözaltında kaybedilen sevdiklerimizin sağ salim bize teslim edilmelerini istemiştik. Yan yana geldiğimizde umutsuzluğumuzu umuda, bekleyişimizi arayışa çevirdik. Israrla sormaya devam ettik ve 1000 haftayı geride bıraktık.”
İSTANBUL – 21 Mart 1995’te İstanbul’da gözaltına alınan ve cansız bedeni 55 gün sonra kimsesizler mezarlığında bulunan Hasan Ocak’ın kız kardeşi Maside Ocak, 1000 haftadır süren, “hem travmalarının hem de umutlarının büyüdüğü” mücadelelerini böyle özetliyor.
Maside Ocak, Türkiye’de 1980’li yıllardan bu yana gözaltında kaybedilen yakınlarını arayan yüzlerce kişiden biri. Türkiye İnsan Hakları Vakfı verilerine göre, 1980-2000 yılları arasında ülkede 757 kişi gözaltında kaybedildi. En fazla kayıp, 299 kişinin zorla kaybedildiği 1994’te yaşandı.
“Galatasaray, kayıplarımız için bir mezar yeri”
Zorla kaybedilenlerin aileleri, en son Terörle Mücadele Şubesi’nde görülen Hasan Ocak'ın işkence izleri taşıyan bedeninin bulunmasıyla İnsan Hakları Derneği çatısı altında bir araya geldi.
Arjantin'de askeri yönetimin zorla kaybettiği çocuklarını bulmak için Plaza Del Mayo Meydanı'nda toplanan annelerden esinlenen kayıp yakınları, İstanbul Beyoğlu’ndaki İstiklal Caddesi üzerinde bulunan Galatasaray Meydanı’nda kayıplarının fotoğraflarıyla oturma eylemi gerçekleştirme kararı aldı. Maside Ocak, Galatasaray Meydanı’nın Cumartesi Anneleri için önemini şöyle tarif ediyor:
“Sadece bir meydan değil. Mezarsız ölülerimiz için, kayıplarımız için mücadeleyle oluşturulan bir mezar yeri…”
İlk kez 27 Mayıs 1995 Cumartesi günü gerçekleştirilen bu oturma eylemi Türkiye’nin en uzun soluklu protestosunun da başlangıcı oldu. Kayıp yakınlarının talebi ise netti:
“Sağ aldınız, sağ istiyoruz”
Bu sloganın önemine dikkat çeken İnsan Hakları Derneği İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, “Her gözaltına alınanın kişinin sağ olarak geri dönmesi mümkün[dü], bunun için kamuoyu yaratmak gerekiyordu” diyor. Nitekim Cumartesi Anneleri eyleminin başlamasından üç yıl sonra, ısrarlı talepler sayesinde zorla kaybetme vakaları önemli ölçüde azaldı.
Cumartesi Anneleri 200 hafta boyunca eylemlerini aralıksız olarak sürdürdü. Zaman içinde yakınlarının sağ bulunması umudu yerini akıbetlerini öğrenme, bedenlerini bulma ve sorumluların yargılanması talebine bıraktı.
Anneler, polis baskısı nedeniyle 13 Mart 1999’da gerçekleşen 200. haftada eylemlerine ara vermek zorunda kaldı.
“Dilekçe verdiğimiz için gözaltına alınıyorduk”
Yıl 2009 olduğundaysa çok sayıda generalin “darbe girişimi” iddiasıyla tutuklanmasıyla birlikte 1990’larda Türkiye’nin güneydoğusundaki Kürt illerinde işlenen ağır insan hakları ihlallerine ilişkin şikayetlerin bir kısmı dikkate alınmaya başladı.
O yıl açılan soruşturmalardan biri de geçtiğimiz günlerde Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi’nin beraat kararlarını onadığı, “Dargeçit JİTEM Davası” olarak bilinen 18 sanıklı davadaki kayıplara ilişkindi.
Mardin’in Dargeçit ilçesinde dördü çocuk 10 köylü 28 Ekim 1995’te gözaltına alınmış. Bu kişilerden üçü serbest bırakılırken, üçü çocuk yedi sivilden bir daha haber alınamamıştı. Yıllar sonra hazırlanan iddianameye göre, sivillerin gördüğü işkenceyi ve cinayetleri bildirmek isteyen bir uzman çavuş da üstleri tarafından işkence görmüş ve bir yıl sonra zorla kaybedilmişti.
Dosyaya ilişkin suç duyuruları yıllarca dikkate alınmazken, 2009’da siyasi atmosferin değişmesiyle şikayet dilekçesi işleme kondu.
18 yıl sonra ağabeyinin kemiklerine kavuştu
Ağabeyi ve akrabalarıyla birlikte gözaltına alınıp işkence gördüğünde 11 yaşında olan Hazni Doğan, 2009 yılındaki politika değişimini, “Daha önceleri dilekçe verdiğimiz için gözaltına alınıyorduk ancak bu sefer dilekçemiz işleme alınmıştı” diye hatırlıyor.
Açılan soruşturma kapsamında Mardin kırsalında bir dizi kuyuda arama yapıldı. Hazni Doğan, zorla kaybedildiğinde 13 yaşında olan ağabeyi Seyhan Doğan’ın kemiklerine 2013’te, 18 yıl sonra kavuştu.
Aralarında dönemin Mardin jandarma komutanlarının da olduğu Dargeçit JİTEM Davası, yaşananlardan tam 20 yıl sonra 1 Ekim 2015’te başladı.
Adalet arayışları boyunca anne babasının da Cumartesi Anneleri eylemlerine katıldığını belirten Hazni Doğan, “O meydanda bizim çocukların fotoğraflarını kaldırdıklarında onlardan çok güç aldık” diyor.
İkinci kuşak da Galatasaray Meydanı’nda
Yaşanan bu siyasi iklim değişikliğinin ardından 10 yıl sonra, 2009’da yeniden Galatasaray Meydanı’na dönen Cumartesi Anneleri de artık Cumartesi Anneleri/İnsanları olarak anılıyordu. Çünkü artık adalet talebiyle meydanda buluşanlar sadece anne babalar değildi; ikinci kuşak kayıp yakınları da sevdiklerinin akıbetini sormaya başlamıştı.
İkinci kuşak kayıp yakınlarından biri de 19 Ekim 1995’te İstanbul, Avcılar’da gözaltına alınan Fehmi Tosun’un kızı Besna Tosun. “Ne babamın yaşadığına dair bir iz var ne de öldüğüne dair bir kanıt. 29 yıldır bu belirsizlikle yaşıyoruz” diyen Tosun, bu süreci “işkence” olarak tanımlıyor.
Erdoğan ile görüşme ve tutulmayan sözler
Cumartesi Anneleri’nin yıllar süren mücadelesi sonucunda, 5 Şubat 2011’de dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumartesi Anneleri ile görüşmeyi kabul etti. Görüşmeden dört gün sonra Erdoğan’ın talimatıyla TBMM’de İnsan Hakları Komisyonu altında “Gözaltındayken kayboldukları iddia edilen kişilerin akıbetinin araştırılması” amacıyla bir alt komisyon kuruldu.
12 Eylül darbesinden sonra 21 Kasım 1980’de İstanbul’da gözaltına alınıp kaybedilen Hayrettin Eren’in kardeşi Faruk Eren, o dönemi “AKP, Cumartesi Anneleri’ne dönemin konjonktürüne göre baktı. Çözüm bulacağını söyledi. Çünkü eski devletle hesaplaştığını söylüyordu” diyerek tanımlıyor.
Dosyalar cezasızlık tehdidiyle karşı karşıya
Eren’e göre “dengelerin bozulmasıyla” AKP’nin Cumartesi Anneleri’ne yaklaşımı da değişti.
Cumartesi Anneleri’nin 25 Ağustos 2018’deki 700. buluşması şiddetli bir polis müdahalesiyle engellendi. Ertesi gün dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu “Anneliğin terör örgütünce istismar edilmesine, teröre kılıf yapılmasına göz mü yumsaydık” açıklaması yaptı.
Politika değişikliği ile birlikte, TBMM’de kurulan alt komisyon tarafından hazırlanan raporlar görmezden gelindi, çalışmalar rafa kaldırıldı. Dargeçit JİTEM Davası da benzer şekilde, 4 Temmuz 2022’de beraatle sonuçlandı. Beraat kararları, Mayıs ayı başında Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 2’nci Ceza Dairesi’nce de onandı.
“Oğlum, Filistin askısında annesinden su istedi”
Dargeçit’te kaybedilen, 14 yaşındaki Davut Altınkaynak’ın babası Abdülaziz Altınkaynak karar karşısında “şok olduklarını” söylüyor.
Oğlu Davut’un kemiklerini bir kuyudan 18 yıl sonra elleriyle çıkaran Altınkaynak, oğlunun en son onunla beraber gözaltında olan annesi tarafından görüldüğünü anlatıyor. Oğlu, Filistin askısındayken annesi Hayat’tan su istemiş. Altınkaynak, “Mahkeme bizden o anın kamera kayıtlarını istedi” diye ekliyor.
Altınkaynak’ın “Biz 25 yıl adaleti aradık ama Türkiye’de adalet yok” sözlerini, Hazni Doğan da “Eskiden mahkemeler dileklerimizi kabul etmezlerdi. Bugün katilleri aklamanın peşindeler” diye destekliyor.
![](https://substackcdn.com/image/fetch/w_1456,c_limit,f_auto,q_auto:good,fl_progressive:steep/https%3A%2F%2Fsubstack-post-media.s3.amazonaws.com%2Fpublic%2Fimages%2F8cc88ac5-df3d-4445-a6c3-9b5378c971c9.heic)
700. hafta ve yasaklama
Bir yandan zorla kaybetme dosyaları cezasızlık tehdidiyle karşı karşıyayken, diğer yandan Cumartesi Anneleri/İnsanları’na da “toplantı ve gösteri yürüyüşü kanununa muhalefet” suçlamasıyla davalar açılıyor.
Anayasa Mahkemesi, 700. haftada yaşanan ve aralarında Besna Tosun, Faruk Eren ile Maside Ocak’ın da olduğu gözaltılara ilişkin hak ihlali başvurularına dair incelemesinde Cumartesi Anneleri’ne yönelik yasaklama kararı ve polis müdahalesiyle barışçıl toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının ihlal edildiğine hükmetti.
Ancak Anayasa Mahkemesi’nin kararı uygulanmadı.
Cumartesi İnsanları, 8 Nisan 2023’te Galatasaray Meydanı’na gittiklerinde Anayasa Mahkemesi kararına rağmen yeniden gözaltına alındı. Gözaltılar, avukatlarla dahi paylaşılmayan yasaklama kararlarıyla haftalarca sürdü. Kayıp yakınlarının yargılandığı “700. Hafta Davası” ise devam ediyor.
“İnsanlık suçunu işleyenler değil, adalet talebimiz yargılanıyor” diyen Tosun, bunun “Türkiye’nin bir hukuk devleti olmadığının kanıtı” olduğunu savunuyor.
“Tüm topluma gözdağı vermek amaçlandı”
Türkiye İnsan Hakları Vakfı adına yaşanan hak ihlallerini raporlamak amacıyla Cumartesi Anneleri eylemlerini gözlemleyen Mümtaz Murat Kök, 8 Nisan’dan sonraki 29 haftalık süreci “eziyet” olarak tanımlıyor. Kök, “İşkence ve diğer kötü muameleler yalnızca Cumartesi Anneleri’ni caydırmak ve korkutmak amacıyla değil, tüm topluma gözdağı vermek amacıyla yapıldı” diyor.
“İnsanların ellerindeki karanfilleri koparıp postallarla çiğnemenin, kaybedilen evladının fotoğrafını yırtmak gibi patolojik bir ruh halinin başka nasıl bir açıklaması olabilir ki?” diye soran Kök, bu süre boyunca “ifade özgürlüğü, barışçıl toplanma özgürlüğü, özel hayatın gizliliği hakkı, işkence ve diğer kötü muamele yasağı gibi evrensel ilkelerin ayaklar altına alındığını” söylüyor.
Eski İstanbul Valisi Ali Yerlikaya’nın 2023 genel seçimlerinden sonra İçişleri Bakanı olarak atanmasıyla Cumartesi Anneleri’ne yönelik yaklaşımda yöntem değişikliği yaşandı.
Yerlikaya ve mevcut İstanbul Valisi Davut Gül ile görüşmeler sonucunda, 11 Kasım 2023’te Cumartesi Anneleri’ne de “10 kişilik heyetle” Galatasaray Meydanı’nda açıklama yapma ve karanfil bırakma izni verildi.
“Bir şeyin değiştiğini düşünmüyorum sadece gözaltına alınmıyoruz” diyen Tosun, hak ihlalinin sürdüğünü bu nedenle 10 kişilik heyete izin verilmesinin Anayasa Mahkemesi kararının uygulanması anlamına gelmediğini söylüyor.
On birinci kişiye asla izin verilmediğini söyleyen Faruk Eren ise “Aslında devlet, Cumartesi Anneleri’ne bu tür baskılar uygulayarak tüm bu cinayetleri, kayıpları, faili meçhulleri üstlenmiş oluyor” diye ekliyor.
Cumartesi Anneleri 1000. haftada bir kez daha meydanda olacak
Cumartesi Anneleri, eylemlerinin 1000. haftasında da 29 yıldır değişmeyen taleplerini dile getirmek üzere Galatasaray Meydanı’nda olacak. Talepleri…
Gözaltında kaybedilenlerin akıbetinin açıklanıp sorumluların yargı önüne çıkartılması,
Türk Ceza Kanunu'nda “gözaltında kaybetme” fiilinin “insanlığa karşı suç” kategorisinde değerlendirilip zaman aşımının kaldırılması
Taraf devletlere “olayın bir daha tekrarlanmayacağı yönünde güvence verme” sorumluluğu yükleyen Birleşmiş Milletler Bütün Kişileri Zorla Kaybedilmeden Korumak İçin Uluslararası Sözleşmesi’nin imzalanması.
25 Mayıs Cumartesi günü gerçekleşecek eyleme kayıp yakınlarının yanı sıra Cumartesi Anneleri’ne destek veren çok sayıda kişinin de katılması bekleniyor. Destek açıklaması yapan isimlerden biri de CHP Genel Başkanı Özgür Özel oldu. Eyleme “yoğun bir katılımla” destek vereceklerini söyleyen Özel, “Cumartesi Anneleri'nin etrafındaki utanç bariyerlerini kaldırın. Acıyı yaşatanlara değil yaşayanlara duygudaş olun” çağrısında bulundu:
“Biz orada olacağız, arkalarında duracağız.”
Turkey recap, Türkiye’deki haber medyasını ve gazetecileri desteklemek, ileri taşımak için İstanbul’da kurulmuş bağımsız bir haber platformudur.
Turkey recap, kâr amacı gütmeyen bir dernek olan Kolektif Medya Derneği bünyesinde faaliyet göstermekte ve editöryal ekibimiz tarafından hazırlanmaktadır.
Gonca Tokyol, Şef editör @goncatokyol
Diego Cupolo, Genel yayın yönetmeni @diegocupolo
Ingrid Woudwijk, Yönetici editör @deingrid
Verda Uyar, Dijital büyüme yöneticisi @verdauyar
Damla Uğantaş, Turkçe editörü @damlaugantas
Emily Johnson, İngilizce editörü @emilyjohnson
Onur Hasip, Ekonomi muhabiri @onurhasip