İklim değişikliğinden etkilenen ülkelerin başında gelen ve son on yıldaki yangınlarla yüzbinlerce hektarlık orman alanını kaybeden Türkiye, sel felaketleri ve kuraklık gibi aşırı iklim olaylarıyla giderek daha fazla karşı karşıya kalıyor.
Peki, orman yangınları ve iklim değişikliğine karşı yeterince mücadele edilebiliyor mu ve bütçeden yeterince kaynak ayrılıyor mu? Uzmanlara ve muhalefete göre bu soruların yanıtı “Hayır”. Yangınlar ve iklim kriziyle mücadelede ön saflarda yer alan kurumların bütçeleri diğer kalemlerin oldukça altında kalırken, bir diğer sıkıntı bu kurumların ayrılan kısıtlı bütçeleri de kullanmaması.
Uzmanlar bütçeler harcanmasa da İklim Değişikliği Başkanlığı ve Orman Genel Müdürlüğü’nün personel eksikliği yaşamaya devam ettiğini ve alanlarında etkili mücadele gösteremediklerini söylerken, ilgili kurumlar Turkey recap’in bu konuyla ilgili sorularını yanıtlamadı.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın Meclis’e sunduğu bütçe teklifinde itirazların en çok yükseldiği kalemlerden biri İklim Değişikliği Başkanlığı’na ayrılan 178.814.000 liralık bütçe oldu.
DEM Parti, Meclis’e sunduğu muhalefet şerhinde İklim Değişikliği Başkanlığı’na ayrılan bütçenin bakanlığa ayrılan 271.741.383.000 TL’nin sadece binde 6’sı kadar olduğuna dikkat çekerek, “2024 Bütçesi’nde Diyanet İşleri Başkanlığına ayrılan bütçe ise 91 milyar 824 milyon 805 bin TL’dir. Bu kıyas bile tek başına AKP iktidarının önceliği neye verdiğinin göstergesidir” eleştirisinde bulundu.
CHP’nin muhalefet şerhinde ise Türkiye’nin tarafı olduğu Paris Anlaşması kapsamında emisyon hedeflerine ulaşabilmek için politikalar geliştirmediği savunulurken, 12. Kalkınma Planı’nda da kömürlü santrallerin kapatılmasına dair bir takvime yer verilmediği vurgulandı.
Türkiye’nin 2021 yılında Paris İklim Anlaşması’na taraf olmasıyla kurulan, sürdürülebilir çevre ve iklim değişikliği süreçlerinde önemli sorumlulukları bulunan İklim Değişikliği Başkanlığı’na 2022 yılı için 66.716.000 TL’lik bütçe ayrılmıştı. Yıl sonundaysa bütçenin sadece üçte birinden biraz fazlasının -yalnızca 23.345.000 TL’lik kısmının harcandığı ortaya çıktı.
Başkanlık için bu yılın başında belirlenen bütçe ise 154.182.000 TL oldu. Resmi verilere göre kurum bu yılın ilk 6 ayındaki bu bütçenin sadece 23.996.000 TL’lik kısmını harcadı.
İklim Değişikliği Politika ve Araştırma Derneği Başkanı Baran Bozoğlu, İklim Değişikliği Başkanlığı’nın ilk başta “büyük hedeflerle” kurulduğunu söylüyor:
“Buna karşın üzerine yüklenen sorumluluk ve görevleri yerine getirebilecek şekilde bir yapılanmaya gidilemedi. Dolayısıyla kurum kendisine verilen bütçeleri harcayacak projeler üretemedi ve bu alanda yapılması gereken faaliyetleri de yapılamadı.”
Turkey recap’e yaptığı yorumda bu yaşanan bu tablonun bile “Türkiye’de iktidarın iklim değişikliği meselesine bakışını ortaya koyduğunu” savunan Bozoğlu’na göre Türkiye’nin bir an önce yapması gereken şey sonuçlarla mücadele etmek yerine seller, kuraklık, orman yangınları gibi aşırı iklim olaylarının baştan önlenmesine yönelik tedbirlerin alınacağı iklim değişikliği politikalarını hayata geçirmek.
İstanbul ve İzmir için çanlar çalıyor
Türkiye’nin dünyadaki iklim değişikliğinden etkilenen ülkelerin başında geldiğini kaydeden Bozoğlu, “Akdeniz havzasında olmamızdan dolayı kuraklık, sel felaketleri, yangınlar, sıcak hava dalgaları gibi birçok riskle karşı karşıyayız” diyor:
“Yerel yönetimlerin, üreticilerin, sanayicilerin ve özellikle tarım sektörünün bu konuda güçlendirilmesine ihtiyaç var. Şu anda Avrupa’da deniz kenarında bulunan 19 kentte yapılan araştırmaya göre iklim değişikliğinden, deniz seviyesi yükselmesinden, meteorolojik olaylardan en fazla etkilenecek şehirlerin başında İstanbul, üçüncü sırada ise İzmir geliyor. Dolayısıyla iklime dirençli kentler oluşturmamız gerekiyor.”
Bu tablo karşısında koordinasyonu yürüterek sorumluluk alacak ve politikaları belirleyecek kurumun İklim Değişikliği Başkanlığı olduğunu belirten Bozoğlu, bu noktada ise öngörülen bütçenin düşük kaldığına inanıyor:
“Başkanlığın şu anda ülkemizde önemli sorumlulukları var, idari olarak da güçlü bir yapıya sahip. Bu yüzden de bütçesinin çok daha geniş tutulmasına ihtiyaç var. Çünkü insan kapasitesi anlamında insan kaynağı istihdam edilmesi gerekiyor, -yeterince personel olmadığını biliyoruz. Mevcut bütçelerle İklim Değişikliği Başkanlığının üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmesi hiç mümkün gözükmüyor.”
İklim değişikliğinin yanı sıra ayrılan bütçenin kullanılmadığı bir diğer alan da orman yangınlarıyla mücadele oldu. İki farklı bakanlık, 2023 yılında “Ormanların ve Doğanın Korunması ile Sürdürülebilir Yönetim Programı” için yaklaşık 9,7 milyar liralık bütçe ayırırken, yılın ilk altı ayında bunun üçte birinden azı harcandı.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, 2023 yılında 585.450.000 TL ayrılan ve yılın ilk altı ayında 221 milyon 644 bin TL’si harcanan bütçeyi, 2024 yılı için 1.323.162.000 TL’ye çıkardı. Aynı program için Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan ayrılan 2024 bütçesi de bir önceki senenin iki katına çıkarıldı ve 19.651.000 TL oldu.
Türkiye’de son 10 yılda çıkan orman yangınlarında toplam 226.846 hektar orman alanı yok olurken, Orman Genel Müdürlüğü’nün resmi verilerine göre en fazla en büyük kayıp 139.503 hektar ile iki yaz önce yaşandı. Türkiye’de 2021 yılında yanan orman alanı miktarı, son 10 yılda kaybedilen orman alanının yüzde 61’ini oluştururken, o yıl kıyı şeridinde birçok kenti aynı anda etkileyen yangınlara müdahale etmede yetersiz kalındığı iddiaları büyük tartışma yaratmıştı.
Orman yangınlarıyla mücadelede en büyük rolü üstlenen ve “Ateş Kuşları” olarak da bilinen Türk Hava Kurumu’nun yangın söndürme uçakları, 2021 yılında kullanılmamış, dönemin Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli uçakların “kullanılamaz durumda” olduğunu söylemişti.
Orman yangınlarıyla mücadelede hava taşıtı var, eleman eksik
İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Prof. Dr. Doğanay Tolunay ise 2021 yılında yaşananların orman yangınlarıyla mücadelede bir milat olduğunu belirterek, Türkiye’nin 2023 yılı itibariyle helikopter sayısını 70’in üzerine, uçak sayısını da 20’nin üzerine çıkardığını söylüyor.
Aynı zamanda Türk Silahlı Kuvvetleri ve Emniyet birimleri ile iş birliğine gidildiğini ve bu kurumların helikopterlerinin de rezerv olarak kullanılmasıyla orman yangınlarıyla havadan mücadele filosundaki taşıt sayısının 100’ün üzerine çıktığını dile getiren Tolunay, buna karşın personel eksikliğine dikkat çekiyor:
“2021 yılındaki yangınlarda orman yangın işçi sayısında ciddi eksiklik olduğu ortaya çıktı. Bir arazözde şoför hariç en az 6 kişi olmalı. Yeri geldiğinde hortumun yüzlerce metre çekilmesi gerekiyor. Eğimli arazilerde bu daha da zor. Örneğin su sıkma işinde hortum ucundaki tabancaya bir işçinin yarım saatten fazla dayanması mümkün değil.
“Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda bir arazözde en az 6 kişi olmalı ama bu sayı 2’ye kadar düşmüştü. 2021 yılında Orman Genel Müdürlüğü, Maliye Bakanlığından 10 bin kadro talep etti ancak 5 bin kadro verildi, bunun da 3 bin kadarı orman yangın işçisi olarak istihdam edilebildi. Geçici çözümlerle bu sorun aşılmaya çalışılıyor ama yeterli değil.”
Orman Mühendisleri Odası Başkanı Hasan Türkyılmaz da Orman Genel Müdürlüğü’nün raporlarına göre 2022 yılı sonu itibariyle Türkiye’de orman varlığının 23.245.000 hektara ulaştığına ve bunun da ülke yüzölçümünün neredeyse yüzde 30’u olduğuna dikkat çekiyor. Bu kadarlık bir alanda yangınla mücadelede çalışan işçi sayısının 22.000 olduğunu kaydeden Türkyılmaz’a göre ciddi bir personel eksikliği yaşanıyor ve teknik eleman ile personel alımının artırılması gerekiyor:
“Şu an Orman Genel Müdürlüğümüzün bu dallarda halen toplamda 20-25 bin personele ihtiyacı var. 10 bin civarında mühendis, mezun ve istihdam bekliyor. Derdimiz işsiz mühendise iş bulmak değil. Asıl derdimiz ‘Yeşil Vatan’ diye tabir ettiğimiz ormanlarımızın zarar görmemesidir.”
Bu makale Oğul Köseoğlu tarafından çevrilmiştir.
Turkey recap, Türkiye’deki haber medyasını ve gazetecileri desteklemek, ileri taşımak için İstanbul’da kurulmuş bağımsız bir haber platformudur. Turkey recap, kâr amacı gütmeyen bir dernek olan Kolektif Medya Derneği bünyesinde faaliyet göstermekte ve editöryal ekibimiz tarafından hazırlanmaktadır.
Gonca Tokyol, Şef editör @goncatokyol
Diego Cupolo, Genel yayın yönetmeni @diegocupolo
Ingrid Woudwijk, Yönetici editör @deingrid
Verda Uyar, Dijital büyüme yöneticisi @verdauyar
Sema Beşevli, Stajyer editör @ssemab_
Onur Hasip, Stajyer editör @onurhasip
Bu makale, Heinrich Böll Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği’nin desteğiyle hazırlanan çevre raporları dizisinin bir parçasıdır ve hiçbir şekilde Heinrich Böll Stiftung Derneği’nin görüşlerini yansıttığı şeklinde yorumlanamaz.