Adıyaman: Küçük kentin büyük kıyameti
Adıyaman kent merkezindeki Atatürk Bulvarı’na bağlı Zey Yolu’ndaki enkazlardan birinde bekleyen kadın, söze “Çok geç geldiler” diye başlıyor: “Üç gün ses duyduk ama artık kesildiler…”
Ablası, yeğenleri ve eniştesi enkaz altında olan kadın ve ailesi depremin ilk günü kendi imkanlarıyla o enkazdan birilerini kurtarmış ama profesyonel yardım, ekipman ve iş makinesi olmadığı için çok fazla ilerleyememişler.
Aile, yetkililerin yanı sıra gazetecilere de tepkili. Adıyaman’ın depremden etkilenen diğer kentler arasında geride kaldığını, basının kentteki durumu yansıtmakta geç kaldığını düşünüyorlar. Tepkilerinde de yalnız değiller.
Kentteki bir başka depremzede de siyasetçilere tepki göstererek, “Bugün (9 Şubat) burada tek bir yetkili bile yok, Adıyaman yalnız ve sahipsiz bırakıldı. Bugün ölümüze göz yumanlar yarın gelip bizden oy istemesin” diyor.
Kentte arama kurtarma çalışmaları devam ederken bir yandan da öfke, kızgınlık ve yalnızlık duygusu hakim… Herkesin aklında ise aynı soru: “Bu şehir bir daha nasıl toparlanır?”
Kahramanmaraş’ta meydana gelen 7,7 ve 7,6 şiddetindeki iki büyük depremden etkilenen illerden biri de nüfusu 600.000’in üzerinde olan Adıyaman’dı. Adıyaman, deprem günü kentteki telekomünikasyon binasının yıkılmasının da etkisiyle sesini en geç duyurabilen kentlerden biri oldu. Arama kurtarma ekipleri Adıyaman’a diğer şehirlerden de geç ulaştı.
Ekiplerin bir kısmı depremden bir gün sonra kente gelirken, diğerleri ulaştığındaysa depremin üzerinden çoktan iki gün geçmişti. Kente ilk ulaşanlar 40 kişilik madenci grubu olurken, eksik olansa gerekli ekipmandı. Buna rağmen dört günde 40 kişiyi enkazlardan sağ olarak çıkaran ekip, 115 kişinin ise cansız bedenine ulaşmış.
Kent çalışan madencilerin sayısının depremin üzerinden iki gün geçmesiyle 1000’e yaklaşması ilk gelen ekipleri rahatlatsa da, Adıyaman’a ulaşması vakit gelen ekipler ise geç kaldıkları için üzgün.
Zonguldak’tan gelen madenciler bir yandan enkazlarda yaşayan birilerine ulaşmaya çalışırken bir yandan geçmiş yıllarda Soma ve Zonguldak’ta yaşadıkları maden facialarıyla kentin durumunu karşılaştırıyor: “Maden göçükleri gördük, orada şehitler verdik ama yine de böyle bir yıkım, böyle bir acı görmedik. Bizi buraya geç gönderdiler. Daha erken gönderselerdi çok daha fazla insana sağ ulaşırdık.”
Hasar görmeyen ev ve bina sayısının çok az olduğu Adıyaman’da üç günün ardından ceset kokusu duyulmaya başlıyor. Çevre illerden ve Türkiye’nin farklı kentlerinden gelen gönüllülerin yanı sıra ABD, Filipinler, Japonya, Litvanya, Cezayir, Kanada, Gürcistan, Ermenistan, Avusturya, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi, Tayvan, Kıbrıs’tan ekiplerin de arama kurtarma çalışmalarına katıldığı kentte AFAD ve UMKE ekipleri ise çok az sayıda.
Adıyaman’ın Yeni Mahallesi’ne bağlı Kemal Paşa Sokak’taki Akabe Sitesi enkazında 8 Şubat’ta arama kurtarma çalışmaları sürerken enkazın başında bekleyenler enkazdan ilk iki gün ses duyduklarını ve kendi imkanlarıyla birilerini çıkardıklarını söylüyor.
Enkazın başında bekleyen ve güvenlik gerekçesiyle ismini vermek istemeyen bir depremzede “Burada ilk iki gün kendi imkanlarımızla enkazdan birilerini sağ çıkardık. Ama makine lazımdı, ekipman lazımdı büyük kolonları, molozları kaldırmak için. Daha bu sabah bile ses geliyordu. Ekipler geldiğinde artık sesler kesildi. Şimdi sadece cenazelerimizi bekliyoruz” diyor.
Cenazeler çıkartılırken yakınlarının en büyük endişesi sevdiklerine tek parça halinde alabilmek. Bu kaygının enkaz altında hala canlı olabileceği umuduyla birleşmesi, ailelerin kepçe kullanımını engellemesiyle sonuçlanıyor.
Tartışmalar sürerken Akabe Sitesi’nin ve yanındaki binanın enkazından biri çocuk beş kişi çıkartılıyor. Kentte cenaze torbası ve cenaze aracı olmadığı için battaniyeye sarılan cenazeler önce battaniyeye sarılı halde kaldırımda bekleyen depremzedelerin yanına bırakılıyor, sonra da kamyonla hastanenin morguna gönderiliyor.
Adıyaman’ın tek devlet hastanesinde görevli bir doktor, hastanede birçok servisin kapatıldığını ve buraların morga çevrildiğini söylüyor. Doktor, “soğutma sistemi yok, cenazeler kokmasın diye camları açık tutuyoruz, hava soğuk olduğu için cenazeler kokmuyor” dese de hastanenin olduğu sokağa girildiği andan itibaren keskin bir ceset kokusu etrafa yayılıyor.
Kentte depremin ilk günlerinde elektriğin olduğu tek yer hastane. Hastanenin geniş girişi dahi revire çevrilmiş durumda, sedyelerin yer aldığı alanda hem enkazdan kurtulanlar hem yakınları hem de o bölgede yaşayıp hastaneye sığınanlar var.
Hastane çalışanlarının büyük bir çoğunluğu depremde ya enkaz altında kalmış, ya yakınlarını kaybetmiş ya da yakınları hâlâ enkaz altında olduğu için çalışamaz duruma gelmiş. Onların yerine Türkiye’nin farklı illerinden gelen doktorlar, hemşireler, sağlık çalışanları görev yapıyor. Binada yer yer çatlaklar, hasarlar var. Sağlık çalışanları ise yerlerde uyuyarak, bir ameliyathanede üç ameliyat birden yaparak çalışmak zorunda kalıyor.
Turgut Reis Mahallesi’nde bir ara sokakta iki binanın üst üste yıkıldığı enkazda arama çalışmaları sürerken ekipler enkazda bir kedi tespit ediyor. Enkazda 17 yaşındaki oğlu Mert Dayar’ı bekleyen Mehmet Hanifi Dayar, kedinin kendi oğlunun kedisi olduğunu söylüyor. Ekiplerin tüm çağrısına rağmen enkazdan çıkmayan kedi enkazın altındaki Mert Dayar’ın yanına dönüyor. Hanifi Dayar, “Kediyi çağırıyoruz ama gelmiyor. Yeniden enkaza oğlumun yanına giriyor. Belki de yaşıyor oğlum o nedenle yalnız bırakmıyor” dese de 10 Şubat’ta Mert’in cansız bedenine ulaşılıyor. Mert ile beraber beş kişiye daha ulaşılırken kedi de enkazdan çıkıyor.
Kader isimli depremzede ise gazeteci olduğumu öğrenince yanıma gelip “Gazeteci misiniz, konuşsam yayınlar mısınız” diye soruyor, “Evet” cevabının ardından da devam ediyor:
“Elektrik yok, telefon çekmiyor, internet yok. Sesimizi duyuramadık. Ellerimiz parçalanana kadar enkazdan birilerini çıkarmaya çalıştık ama olmadı. Televizyonlar bizi görseydi, duysaydı herkesi kurtarabilirdik. Herkes geç kaldı, bizi ölüme terk ettiler.”
Atatürk Bulvarı üzerindeki 8 katlı Zümrüt Apartmanı’nın enkazının karşısında ailesinin çıkmasını bekleyen bir başka depremzede kadın ise “Biz bu şehirde AKP’yi birinci parti yaptık ama bugün kimse gelip yaşayıp yaşamadığımızı bile merak etmiyor. Bugün burada tek bir yetkili bile yok, Adıyaman yalnız ve sahipsiz bırakıldı. Bugün ölümüze göz yumanlar yarın gelip bizden oy istemesin” diyor öfkeyle.
Kentteki ceset kokusu Cuma günü iyice artarken depremin 5. gününde artık sokaklar ceset kokmaya başlıyor. Enkazlardan çıkarılan cenazelerin sayısı artarken canlı ulaşılanların sayısı ise her geçen gün biraz daha azalıyor. Cesetler yollarda, kaldırımlarda bekletiliyor. Ardından sivil araçlarla kamyonlarla hastanenin morguna gönderiliyor. Adıyaman’ın Çelikhan ve Sincik ilçesinde ise cenazeleri kente inen kurtların yediği bilgisini depremzedeler koordinasyonda çalışanlara telefonla bildiriyor.
Kentte resmi kurumların koordinasyon eksikliğinden dolayı CHP, HDP gibi muhalefet partilerİ kendi il ve ilçe teşkilatlarıyla ve çevre illerden gelen sivil toplum örgütleri kendilerince koordinasyon merkezleri kurup yardımları dağıtmaya çalışıyor. Ancak dışarıdan hep gıda ve giyim gibi yardımların gelmesi koordinasyon merkezinde çalışanları da zora düşürüyor. Bazı ekmekler kuruduğu için çöpe dökülürken, yırtık ve eski kıyafetlerle saatlerce uğraşmak zorunda kalıyorlar. Ayrıca birçok sokakta yardımlar sokaklara dökülmüş durumda. Koordinasyonda çalışanlar ise kentin en acil ihtiyacının çadır, ısıtıcı cihazlar, seyyar tuvaletler, hijyen ürünleri olduğunu söylüyor. Kentte en büyük sorun ise seyyar tuvaletler. Çadır kentlerin henüz kurulmaması ve seyyar tuvaletlerin yetersizliği depremzedeleri zorlayan durumlar arasında.
Enkaz başında yakınlarını bekleyen depremzedelerin tek umudu ise cenazeleri parçalanmadan almak. Enkazlarda kepçeler çalışırken çalışmaları endişeyle izleyen depremzedelerden biri “Artık sağ çıkmasından umudu kestik. Artık tek isteğimiz cenazelerimizi parçalanmadan, tanınacak halde almak” diyor.
Bültenimizi okuduğunuz için teşekkür ederiz! Henüz abone olmadıysanız ücretsiz olarak abone olabilirsiniz.
Destek olmak için aşağıdaki linke tıklayın.
Önerilerinizi ve eleştirilerinizi bize iletin: info@turkeyrecap.com
Nida Kara, Freelance gazeteci @Kara__Nida
Erman Çete, Gazeteci @ermancete