İSTANBUL – Eray Bulut, 23 yaşında bir Türkçe öğretmeni. Marmara Üniversitesi’ndeki eğitimini tamamlamasının üzerinden neredeyse bir yıl geçmesine rağmen hala atanmayı bekliyor.
Konuya dair resmi bir veri olmasa da Türkiye’de Bulut gibi yüz binlerce öğretmenin daha atama beklediği tahmin ediliyor.
Eğitim fakültelerinin ihtiyacın üzerinde mezun vermesinin yanı sıra ücretli öğretmenlik sistemi de atama bekleyen öğretmenlerin önündeki süreci zorlaştırıyor. Turkey recap’e konuşan uzmanlarsa mülakat süreçlerini eleştiriyor ve eğitim sistemindeki genel kalite eksikliğine işaret ediyor.
Mülakat gibi mülakat…
Türkiye’deki eğitim sistemi, öğretmenlerin devlet okullarında çalışabilmesi için Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından atanmalarını zorunlu kılıyor. Atama başvurularında bölgesel tercih imkanı olsa da öğretmenlerin çalışmak istedikleri okulu seçme olanağı yok.
Üniversiteden mezun olan öğretmenlerin ilk olarak belirli kamu kurumlarında çalışmak için zorunlu olan Kamu Personeli Seçme Sınavı’nı (KPSS) geçmeleri gerekiyor. Yeterli puanı alanları bekleyen bir sonraki aşama ise 2016’da zorunlu hale getirilen sözlü mülakatlar.
Diğer birçok kamu kurumunda olduğu gibi eğitim sisteminde de en çok eleştirilen konuların başında gelen mülakatlar konusunda değişiklik yapılması hem hükümetin hem de muhalefetin ajandasında yer alıyor. Ancak, hem Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hem de dönemin CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu‘nun 2023’teki cumhurbaşkanlığı yarışında kamuda mülakatların kaldırılacağını vadetmelerine rağmen şimdiye dek bu konuda somut bir adım atılmadı.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Mayıs 2023 seçimlerinin ardından göreve gelmesinin ardından mülakat uygulamasının değiştirilmesinin zaman alacağını söylerken bu gecikmeyi “düzgün bir mülakat projesi” hazırlamak istemeleriyle açıkladı:
“Mülakatları, mülakat gibi yapmaya karar verdik.”
Tekin’in açıklaması sürece dair güvensizliği daha da derinleştirdi. Zira mülakat süreçlerinin şeffaf yürütülmediği, objektif değerlendirme yapılmadığı ve sistemin torpile kapı araladığı kamuoyunda uzun süredir dile getiriliyordu.
Kurumlara duyulan düşük güven
Türkiye genelinde 900.000’den fazla kişinin başvurduğu KPSS’de 262. olan Eray Bulut’un puanı istediği yeri kazanması için yeterli gibi gözükebilir ama bu, toplam puanının sadece yarısını oluşturuyor.
Bulut, değerlendirme puanının diğer yarısını alacağı mülakat süreciyle ilgili kaygılı olsa da atamaların sene başında ertelenmesinin ardından şu anda mülakatlara hazırlanmaya devam ediyor. Milli Eğitim Bakanlığının 1 Temmuz 2024 tarihi itibariyle mülakatlara başlaması bekleniyor.
Kapsamı çok geniş bir alandan yalnızca üç soru ile kişilerin öğretmen olup olamayacağına karar verilen uygulamaya dair Bulut, “mülakatın içeriğini okudum ve moralim bozuldu” diyor.
“Ben genel kültür ve eğitim bilimlerinden sınava zaten girdim ve derece yaptım. Mülakatta rastgele çıkacak bir sorudan benim öğretmen olup olamayacağımı nasıl anlayacaksın?”
Turkey recap’e konuşan eğitim politikaları uzmanı Yeliz Düşkün de mülakatlarla ilgili temel sorunun Türkiye'de kurumlara duyulan güvenin düşük olmasından kaynaklandığını düşünüyor.
“Zaten kutuplaşmış bir ülke, zaten torpil açısından bir sürü sorun var,” diyor Düşkün. “Yazılı sınavlarla ilgili bile birçok sorun var, soru çalma olayları gibi... Dolayısıyla mülakatlara kimse güvenmiyor, kayırmacılık olarak görülüyor.”
Mülakatların iletişim becerilerini ölçebilmek açısından olumlu olduğunu kaydeden Düşkün’e göreyse bir milyonun üzerinde öğretmen çalıştıran bakanlığın bunu iyi bir şekilde yapacak bir sistemi ve kapasitesi yok.
MEB verilerine göre Türkiye’de 68.000 öğretmen açığı var. Dolayısıyla, 2024 yılı için öğretmen açığı kadar kadronun açılması bekleniyordu fakat Milli Eğitim Bakanı Tekin yalnızca 20.000 öğretmenin atamasının yapılacağını duyurdu.
Yıl içinde emekli olacak olan öğretmen sayısına tekabül eden bu sayı Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tarafından açıklanan “Kamuda Tasarruf Paketi“ ile uyumlu. Paket, kamudaki yeni istihdamlar için emekli olacak kişi sayısını limit olarak öngörüyor.
Devam eden kadro ihtiyacını kapatmak için başvurulan yollardan biri ise ücretli öğretmenlik. Ücretli öğretmenler, Milli Eğitim Bakanlığınca istihdam edilen kadrolu ve sözleşmeli öğretmenlerin yetersiz kalması durumunda görevlendiriliyor ve ücretli öğretmenlik için üniversitelerin ilgili fakültelerinden mezun olmak yeterli görülürken pedagojik formasyon şartı aranmıyor.
Ücretli öğretmenliğin mesleğinin saygınlığının düşük olmasına dair bir örnek oluşturduğunu savunan Düşkün, “Şöyle bir şey düşünebilir misiniz?” diye soruyor:
“Bir hastanede doktor ihtiyacı olunca hiç tıp eğitimi almamış, ücretli doktor diye biri getirilip çalıştırılıyor. Mümkün değil!”
Ücretli öğretmenler, kadrolu meslektaşları gibi sabit maaşla çalışmıyor veya diğer sosyal haklara sahip değiller. Saat başına 75 lira civarında ödeme alan ücretli öğretmenlerin birçoğu ay sonunda asgari ücretin altında kazanıyor. Aynı zamanda sigorta primleri tam olarak ödenmiyor ve tatil dönemlerinde ücret alamıyorlar.
Düşkün, mesleğin saygınlığını düşürdüğüne inandığı ücretli öğretmenliğin atanamayan öğretmen sayısının bu kadar yüksek olmasının da esas nedenlerinden biri olduğuna inanıyor.
Türkiye’de tahminen 75.000 civarında ücretli öğretmen bulunduğunu belirten Düşkün, bu kişilerin hiçbir şart aranmadan görevlendirildiğini söylüyor. Düşkün’e göre öğretmenliğin saygınlığının bu kadar düşürülmüş olması “Türkiye’de eğitimin çok ciddiye alınmadığının bir göstergesi”.
Sömürünün adresi: Özel sektörde kurumlar, ücretli öğretmenlikte devlet
Marmara Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı mezunu olan 26 yaşındaki Bahar Doğan da yarım dönemliğine ücretli öğretmenlik yapmış.
Ana muhalefet partisi CHP’nin 18 Mayıs’ta İstanbul’da gerçekleştirdiği Büyük Eğitim Mitingi’ne katılanlar arasında yer alan Doğan, Turkey recap’e yaptığı açıklamada “Benim ücretli öğretmenlik yapanlara değil, bizi bunlara muhtaç edenlere sitemim var” diyor.
“Orada gördüm ki, hem ben o çocuklara yeterli olamıyorum hem de benim sigortam yarım yatıyor, aynı işi yapmama rağmen ücret yarım yatırılıyor. Bu hak yemekten başka bir şey değil. Özel sektörde kurumlar öğretmenin hakkını yerken, ücretli öğretmenlikte de devlet bizi sömürüyor.”
Eğitim fakültesi mezunu olmayan kişilerin öğretmen olarak atanması, öğretmenlik kadroları için yarışanların sayısını artırıyor. Uygulamanın bazı spesifik alanlarda işe yarayabileceğini söyleyen Düşkün ise bunun öğretmen bulunamayan alanlarla sınırlı kalması gerektiğine dikkat çekiyor.
“Meslek liselerinin bazı programlarına öğretmen yetiştiren bir eğitim fakültesi bölümü yok,” diyor Düşkün. “Örneğin, makine teknolojisi bölümünde böyle bir öğretmen yetiştirilmiyorsa bu durumda makine mühendislerine pedagojik formasyon verirsiniz ve o insanlar öğretmenlik yapar.”
“[Ama] eğitim fakültelerinde yeterince matematik öğretmeni yetişiyorken ve bunlar atanamıyorken, matematik mezunlarına da pedagojik formasyon vermenin hiçbir alemi yok.”
“Öğretmenlikte bir gelecek görmüyorum”
Büyük Eğitim Mitingi’nin katılımcılarından bir diğeri de öğretmen olarak iş bulmanın zorluğu nedeniyle mesleği tamamen bırakan 23 yaşındaki Fatoş Başboğa. Türkçe öğretmeni olan Başboğa, mezun olduktan sonra birçok meslektaşı gibi ücretli öğretmen olarak çalışmayı denemiş.
“Alacağım maaşın yol masraflarımı ya da yemeğimi bile karşılamadığını fark edince vazgeçtim” diyen Başboğa, atanmak için yaptığı tüm başvuruların sonuçsuz kalmasının ardından öğretmenliği tamamen bırakarak kendine yeni bir yol çizmiş.
Bir havayolu şirketinde hostes olarak çalışan Başboğa, Turkey recap’e yaptığı açıklamada, "Geri dönmeyi düşünmüyorum” diyor.
“Şu anki mesleğim çok iyi olduğu için ya da yaşam koşullarımı iyileştirdiği için değil, öğretmenlikte bir gelecek görmediğim için bu mesleği bıraktım. Hepimiz bu bölüme pırıl pırıl öğrenciler yetiştirmek için giriyoruz. Hepimiz öğretmen olmak istiyoruz ama sistem bize izin vermiyor."
Turkey recap, Türkiye’deki haber medyasını ve gazetecileri desteklemek, ileri taşımak için İstanbul’da kurulmuş bağımsız bir haber platformudur.
Turkey recap, kâr amacı gütmeyen bir dernek olan Kolektif Medya Derneği bünyesinde faaliyet göstermekte ve editöryal ekibimiz tarafından hazırlanmaktadır.
Gonca Tokyol, Şef editör @goncatokyol
Diego Cupolo, Genel yayın yönetmeni @diegocupolo
Ingrid Woudwijk, Yönetici editör @deingrid
Verda Uyar, Dijital büyüme yöneticisi @verdauyar
Damla Uğantaş, Türkçe editörü @damlaugantas
Emily Johnson, İngilizce editörü @emilyjohnson