Bu, bir seçim çalışması girişimidir.

Seçimlere iki haftadan daha az zaman kalmasından kelli, iktidar kanadında oldukça harlı seçim adımları atılmakta. Diyarbakır merkezli soruşturmada 21 kentte düzenlenen ev baskınlarında aralarında gazeteciler, siyasetçiler, avukatlar ve sanatçıların bulunduğu 126 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlardan 38 kişi tutuklandı.
Yeşil Sol Parti İzmir Milletvekili Adayı Abdulmecit Yıldırım, Diyarbakır merkezli operasyonların seçimden bağımsız olmadığını söylerken, gözaltına alınanların seçim güvenliği için çalışacaklarını ifade etti.
Gözaltına alınan Dicle Fırat Gazeteciler Derneği Eş Başkanı Dicle Müftüoğlu ile Mezopotamya Ajansı editörü Sedat Yılmaz da tutuklananlar listesine eklendi. Operasyon, sadece Diyarbakırla da sınırlı değil üstelik. 2 Mayıs’ta İstanbul’da yapılan ev baskınlarında da en az 32 kişinin gözaltına alındığı belirtiliyor.
Avukat meslektaşlarıyla dayanışma adına ortak açıklama yayımlayan 33 baronun yanı sıra, Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Şebnem Korur Fincancı da, gözaltına alınanlar için Diyarbakır Adliyesi'nin önünde bekleyenleri ziyaret etti. Fincancı, "Bu operasyon siyasi otoritenin seçim manevrası olarak okunabilir" dedi. Cenevre’de bulunan Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği ise gözaltına alınan ve tutuklanan gazetecilerin durumunu yakın takibe aldı.
Yangını daha da körükleyen kimdi? Elbet tanıdığınız bir isim. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Diyarbakır merkezli operasyonları, hazırlanan propagandavari bir görüntüyle sosyal medyasından paylaştı.
Bitir hoca, bitir!
10 gün kaldı ama, artık hepimiz Yılmaz Vural gibi hissediyoruz. Bir yandan diller sertleşiyor, muhalefet adayı ‘Kandil’den emir almakla’ suçlanıyor; diğer yandan yine muhalefetin seçim çalışmasına saldırı düzenleniyor, bir yurttaşın kolu kırılıyor.
Bir yandan muhalefetin seçimlerdeki en temel ve meşru hedefi, yani ‘iktidarı devirmek’ neredeyse gayrimeşru ilan ediliyor; öbür taraftan seçim güvenliğinden sorumlu bir bakan, 14 Mayıs’a ‘darbe’ yakıştırması yapıyor. Muhalefet bir yandan İçişleri Bakanlığı’nın YSK’ya ‘paralel’ bir seçim sayım sistemi kurduğunu söylüyor; öte yandan 14 Mayıs’ta iktidar değişikliğinin ‘bağımsızlığa darbe’ olduğu ileri sürülüyor.
İktidar beri yandan muhalefeti ‘7’li masa’ olmakla suçluyor; diğer yandan da muhalefet ve bazı gazeteciler, iktidarın İmralı’da Abdullah Öcalan’la görüştüğünü öne sürüyor. Muhalefet adayı, Atatürk Havalimanı’nı ‘havacılık ve uzay merkezi’ yapacağını ve ABD’den bir şirket getireceğini söylüyor; buna ‘mandacılık’ diyen bir savunma sanayisi şirketi yöneticisinin ağabeyi ise aynı şirketi öven sosyal medya paylaşımlarında bulunuyor.
İktidardaki ittifaka sonradan dahil olan bir partinin lideri, Atatürk yaşasaydı bize üye olurdu diyor; yurtdışında oy kullanan bir Türkiye vatandaşı ise Erdoğan’a oy verirken pusuladaki cumhurbaşkanı adaylarının üzerine patates, soğan ve salatalık koyuyor. “Bitse de kurtulsak!” sözü, herkesin ruh halini yansıtıyor.
Daha fazlası için; Yurt dışı oyları Türkiye'ye nasıl getirilecek, nerede saklanacak? (BBC Türkçe)
Benim kütüğüm, benim kararım
Yaklaşık iki bin yıl önce verilmesi gereken karar, 2023 yılı itibarıyla artık bizlerle. Anayasa Mahkemesi, Türk Medeni Kanunu'nun 187. maddesini iptal etti. Bu kararla birlikte artık evlenen kadınlar, eşinin soyadını kullanmak zorunda değil.
Her ne kadar atılan adımlar gelişmeye işaret etse de, kadınlar için dört duvar arası hala bir muamma. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 2020'de hayatını kaybeden toplam kadın sayısının 309 olduğunu, İstanbul Sözleşmesi kaldırıldıktan sonrasında ise bu sayının 2022 sonunda 279'a ‘gerilediğini’ söyledi. Uzun zamandır kadın ve çocuk cinayetlerine yönelik veri takibi yapan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’na göreyse durum böyle değil.
Platformun açıkladığı verilere göre, 2020'de 300 kadın cinayeti ve 171 şüpheli kadın ölümü; 2022'de ise 334 kadın cinayeti ve 245 şüpheli kadın ölümü gerçekleşti.
Daha fazlası için; Yeni araştırma: İstanbul’da ev kadınları (İstanbul Planlama Ajansı)
Seçim enkazı
Üç ayda nelere alışmadık ki? Enflasyona alıştık, şiddete alıştık; enkaza da alışırız. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Hatay dışında her yerde enkaz kaldırmayı tamamladık,” açıklamasına rağmen, Osmaniye’de, Malatya’da, Maraş’ta enkaz kaldırma faaliyetleri hala sürüyor.
İskenderun'da nakil hatları hala onarılamazken, TTB çadır kentlerdeki hijyen sorununa dikkat çekiyor. Hatay’da ise su, yazlık kıyafet, vantilatör, klima ve buzdolabı ihtiyacı katlanarak artıyor.
Öte yandan Maraş’ın Pazarcık ilçesinde Çocuk Yaşam Merkezi kuruluyor. AKP Adıyaman İl Örgütü ise, en akla gelmedik afişi seçim kampanyasında kullanıyor.
Daha fazlası için; Afet bölgesindeki mültecilerin hakları nasıl gözetilir? (Bantmag)
Olmaya devlet cihanda…
Yalancı güneşin ortaya çıkması ama baharın bir türlü gelmemesinden mütevellit, ayaklarımızı bir türlü soğuktan koruyamıyoruz. Netice ise minicik üşütmeler… Cumhurbaşkanı Erdoğan, canlı yayını kesmeye neden olacak denli bir ‘mide üşütmesi’ geçirdikten sonra sunuculardan ve ekran başındakilerden ‘helallik’ istedi.
Erdoğan’ın midesini üşütmesi gerçekten ciddi olmalı ki, üç gün boyunca miting programları iptal edildi. Cumhurbaşkanı, Akkuyu Nükleer Güç Santrali yakıt törenine ve Adana’daki etkinliğe de video konferans aracılığıyla katıldı.
AKP liderinin ‘kalp krizi’ geçirdiği iddiası resmi kanallardan yalanlandı. Hilal Kaplan’a göre ise Erdoğan’ın rahatsızlandığı haberi üzerine ‘milyonlarca kalp aynı duada buluştu’, gökten ise ‘kemik yağmadı.’
Dahası da var
Bazıları engel tanımaz: Cumhurbaşkanı Erdoğan, atadığı engelli öğretmene, “Sen pek engelliye benzemiyorsun, engelli misin?” diye sordu.
Bu kadarı kimsenin aklına gelmemişti: İçişleri Bakanı ve İstanbul 2. Bölge Milletvekili Adayı Süleyman Soylu, “Hani LGBT+Q diyorlar ya onun içerisinde hayvanla insanın evlenmesi de var. Yani bunlar tamamen Amerika'nın ve Avrupa’nın güdümüne girmişler,” dedi.
Fazla gelirse tost yaparsınız: AKP Milletvekili adayı Emine Timuçin, Türkiye'de ekonomik kriz olmadığını iddia ederken, asgari ücretle 10 bin tane ekmek alınabileceğini söyledi.

Hızlı bir bakış
Yapı Kredi 1 milyar liraya yakın alacağını sattı (Diken)
Fadıl Akgündüz'e 'nitelikli dolandırıcılık' suçundan 2.504 yıl hapis cezası (BBC Türkçe)
İBB'de AKP döneminde 106 milyon dolarlık zarar: İçişleri Bakanlığı hala soruşturma başlatmadı (BirGün)
Kadıköy’de istediği parçayı çalmayan müzisyeni göğsünden bıçaklayarak öldürdü (dokuz8HABER)
Fransız Yetimhanesi'nin kapıları, gece yarısı demir bariyerlerle kapatıldı (Gazete Duvar)
Erdoğan, dört hükümlüyü affetti (T24)
13 yaşındaki çocuğa Erdoğan’a hakaret davası (BirGün)
Eski MHP yöneticisi Ferhat Özcan öldürüldü: MHP Pursaklar İlçe Başkanı Mehmet Ersin Ekinci gözaltında (Medyascope)
Bakan Koca’nın hastanesinde cinsel istismar: Parayla üzeri örtüldü, fail tahliye oldu (Gazete Karınca)
İsviçre merkezli bankacılık kurumu Swissquote, 5-15 Mayıs tarihleri arasında Türk Lirası alım-satımı yapmayacağını duyurdu (BBC Türkçe)
Okumakta ısrar edenlere…
Suriyeliler ne yapmalı?
“Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ın, deprem bölgesindeki mültecilerin "yağma" ve "hırsızlık" yaptıkları iddiaları bir bir asılsız çıktı. Ama depremde yarattığı mülteci düşmanı siyasi söylem, başka partileri etkilemeye devam ediyor. Altılı Masa'nın depremden önce, Ocak ayında açıkladığı Ortak Politikalar Mutabakat metninde göç politikaları yaklaşımın ilk sinyalleri verilmişti. Sınırlara elektro optik kuleler, insansız hava araçları koymaktan tutun da geri gönderme merkezlerinin sayı ve kapasitesini artırmaya kadar bir dizi "vaat" yer buldu kendisine.” Gazeteci Yıldız Tar kaleme aldı. (T24)
Kılıçdaroğlu’nun övdüğü ABD’li Sierra Nevada firması nedir?
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Türkiye’ye getirme vaadinde bulunduğu ABD’li Sierra Nevada firması, Silikon Vadisi ile Amerikan devlet kurumları arasında kurulan ilişkide önemli bir yer tutuyor. 2017 yılında ABD Savunma Bakanlığından en yüksek ihale alan 40 şirket arasında yer alan Sierra Nevada, ABD ordusu için askeri drone ve sensör üretiyor. Şirket, Meksika-ABD sınırında göçmenlerin sınıra gelmeden tespit edilip engellenmesinde de aktif şekilde yer alıyor. (soL Haber)
Soframızdaki zehir: Pestisitler
Sebze ve meyvelerdeki pestisitler, kanser, dermatit, endokrin, üreme ve nöro-davranışsal bozukluklar, astım gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açıyor. Türkiye’de 300’ün üstünde pestisit imalatında kullanılan aktif madde bulunuyor. 100’den fazla sivil toplum kuruluşundan oluşan Zehirsiz Sofralar Platformu’nun ‘Tüm canlılar için zehirsiz sofralar‘ ve “Zehirsiz kentler için harekete geç” sloganlarıyla başlattığı iki büyük kampanya var. Ayrıca Zehirsiz Kentler Kampanyası’nın iller özelinde olanlarla birlikte aktif kampanya sayısı 14’e çıkıyor. (Diken)
Altına Övgü
Burcu Kalpaklıoğlu, ‘altın savunuculuğunu’ anlatıyor. “Bendeki bu altın savunuculuğu evlilik ve boşanma ekonomisiyle ilgili yaptığım doktoranın sahasıyla başladı. Altın ve mehir istemenin ayıp olduğunu düşünen, ömür boyu sürecek evlilik hayalleri kuran, ne de olsa onun parası benim de param diyerek yola çıkan kadınların, kazın ayağının öyle olmadığını fark etmelerinin hikayelerini dinledim bolca.” (Reçel)
Peki ya önümüzdeki hafta?
1 Mayıs MLSA tarafından hazırlanan, haftalık gazetecilik ve ifade özgürlüğü davaları takvimi
2 Mayıs 7 Mayıs tarihine kadar devam edecek 18. İşçi Filmleri Festivali başladı
Bültenimizi okuduğunuz için teşekkür ederiz! Henüz abone olmadıysanız ücretsiz olarak abone olabilirsiniz.
Destek olmak için aşağıdaki linke tıklayın.
Önerilerinizi ve eleştirilerinizi bize iletin: info@turkeyrecap.com
Nida Kara, Serbest gazeteci @Kara__Nida
Erman Çete, Gazeteci @ermancete