HATAY - Antakya’nın merkezindeki Esenlik Mahallesi’nde bir zamanlar bahçeli apartmanlar vardı ve etrafta oynayan çocukların sesleri sokaklarda yankılanırdı. Şimdi ise Türkiye’nin güneydoğusunu sarsan Şubat 2023 depremlerinden bir buçuk yıl sonra Esenlik’in ancak adı mahalle.
Ağustos ayının başlarında bir akşam çukurlara gire çıka ilerleyen hafriyat kamyonları ve onları takip eden toz bulutlarından başka etrafta pek kimse yok. Mahalleden çok şantiyeyi andıran alanın ortasında beş katlı bir bina, balkonda çamaşırlar savruluyor, her şeye rağmen ‘buradayız’ der gibi…
Önündeki sokak lambasının altında Balsever Ailesi oturuyor.
Balseverlerin yaşadığı bina 6 Şubat 2023’teki ikiz depremlerden ve iki hafta sonra Samandağ’da meydana gelen şiddetli artçı sarsıntıdan kurtulmayı başarmış. Yetkililer ailenin geçen yaz yaptırdıkları tadilattan sonra binaya dönmesine onay vermiş ancak hükümet şimdi “rezerv alan” planları kapsamında apartmanı yıkmak istiyor.
Yetkililer ailenin tahliye emrini reddetmesinin ardından Temmuz ayında binanın elektriğini ve suyunu kesmiş. Mahkemeye yaptıkları itirazın sonucunu bekleyen Balseverler ise günlük ihtiyaçlarını jeneratörlerle ve 5 litrelik şişelerle taşıdıkları suyla görmeye çalışıyor.
Apartmanın sahibi ve ailenin reisi Hasan Balsever, “40 yıl çalıştım ev yaptım, deprem yıksa Allah’tan diyeceğim. Ama deprem yıkmadı, devlet yıkıyor böyle bir şey olur mu? Biz ne olursa olsun evimizden çıkmayacağız zaten gidecek yerimiz de yok” diyor.
Balseverler Şubat 2023 depremlerinden etkilenen Hatay’daki sayısız aileden biri. Kentteki barınma problemi depremlerin üzerinden bir buçuk yıldan fazla zaman geçmesine rağmen hala çözülebilmiş değil. Vadedilen deprem konutlarının henüz küçük bir bölümünün teslim edildiği, barınma sorununun sürdüğü Hatay’da Balsever Ailesi ve daha birçokları ellerindekileri kaybetmemeye kararlı.
Rezerv-e alan
Tahliye emri gönderilen diğer aileler gibi Balseverlerin de evlerine dönmelerine yetkililer tarafından daha önce onay verilmiş. Ancak sonrasında hükümetin Kasım ayında gerçekleştirdiği “rezerv alan” düzenlemesi kapsamında yüzlerce aileye evlerini boşaltmaları gerektiği söylenmiş.
Yasa değişikliği öncesi “rezerv yapı alan” tanımı yeni yerleşim alanı olarak kullanılmak üzere belirlenen alanlar için kullanılıyordu. Değişiklikle birlikte yerleşim yerlerinde yer alan parseller de rezerv yapı alan planları kapsamına alındı.
Belirlenen alanlarda mülkü bulunan hak sahiplerine inşaat masraflarını karşılayarak yeniden ev ve dükkan sahibi olacakları belirtilse de hükümet rezerv yapı alanların neye göre belirlendiği ve yeni projelerin detayları konusunda kapsamlı bilgi vermedi.
Tüm bunların yanı sıra rezerv alanlarda hak sahibi olan vatandaşların maddi yükümlülükleriyle ilgili de net bir açıklama yapılmadı. Kanuna göre rezerv alanda kalan ev, dükkan ya da arsaların bedeli yetkililer tarafından belirlenecek. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yayımladığı bilgilendirme broşüründe de yapılacak “indirimli ödemelerin” her bir projenin tamamlanmasının ardından Cumhurbaşkanlığı tarafından belirleneceği kaydediliyor.
Süreç şeffaflık içerisinde ilerlemezken durumdan etkilenen ailelerin yaşadığı belirsizlik derinleşiyor, sıkıntılar artıyor.
Hükümet rezerv yapı alanlar konusundaki değişiklikle deprem bölgesindeki yeniden inşa ve ülke genelindeki kentsel dönüşüm çalışmalarının hızlandırılmasının hedeflendiğini belirtmişti. Turkey recep’e konuşan çeşitli devlet kurumlarından yetkililer de vatandaşların yasanın uygulanması konusunda devlete güvenmesi gerektiğini söylüyor.
Muhalefet vekilleri ve Hatay halkı ise belirli bölgelere yönelik kapsamlı projelerin yeniden inşa sürecini hızlandırabileceğine katılsalar da mevcut uygulamayı eleştiriyor ve belirsizliğin ortadan kaldırılmasını talep ediyor. Rezerv alanda kalan hasarsız evleri için tahliye emri gönderilen Hataylılar hukuki süreç sona erene kadar evlerinden ayrılmamaya kararlı.

Hatay’ın Altınözü ilçesinden olan Hasan Balsever, çeşitli Arap ülkelerinde 40 yıl TIR şoförlüğü yaparak kazandığıyla 10 yıl önce 5 katlı apartmanı yaptırmış. Bina iki depremden de az hasarla kurtulmuş. Depremden sonra il dışına çıkan Balsever Ailesi, kısa bir süre sonra Hatay’a geri dönmüş.
Evlerinde tadilat yaptırmadan önce de Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne giden Balsever binanın durumunu sorduğunda “Bir sorun görünmüyor, tadilat yapabilirsiniz” cevabını almış. Aile bunun üzerine tadilatın ardından evlerine geri taşınmış. Ta ki birkaç ay sonra Hatay Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nden binayı boşaltmaları için tebligat gelinceye kadar. Resmi kurumlar aileye yıkım kararı için “proje bütünlüğü” açıklaması yapmış.
“Ben [evimi] hiçbir masraftan kaçmadan yaptım,” diyor Balsever, “Karot örneği de sağlam çıktı, binamız mahkemelik. Mahkeme sonuçlanana kadar dokunmamaları lazım ama ‘proje bütünlüğü’ diyorlar. Biz ne olursa olsun evimizden çıkmayacağız, zaten gidecek yerimiz de yok.”
Mahallede nöbet
Antakya’nın bir başka mahallesinde Yılmaz Özgün bir pazar gününü evde geçiriyor. “Bugün Pazar ama ben gezmeye, eğlenmeye gidemiyorum,” diyor Özgün. “Evde yokken gelir de yıkarlar diye.”
Akevler Mahallesi’nin büyük kısmını tek katlı, bahçeli müstakil evler oluşturuyor ve depremde neredeyse hiç zarar almamışlar. Ancak mahalle yine de rezerv alan ilan edilmiş ve tahliye emirleri mahalle sakinlerinin eline Mayıs ayında ulaşmaya başlamış.
Rezerv alan ilanından etkilenen yaklaşık 300 evin neredeyse tamamındaki vatandaşlar evlerini terk etmeyi reddederken hukuki süreç başlatılmış ancak bu da yıkım girişimlerini engellememiş.
Hasan Balsever gibi Yılmaz Özgün de uzun yıllar Suudi Arabistan’da çalışmış. Zor şartlarda, eş dost, çocuktan ayrı yıllardan sonra tam da ayaklarını uzatıp bahçesinde oturmayı hayal ederken deprem yaşadığı kenti yıkmış. Özgün her şeye rağmen evi yıkılmadığı, kafasında bir damı olduğu için şanslı hissetmesi gerektiğini düşünürken ise rezerv kararı eline ulaşmış.
Ne olursa olsun evinden çıkmamakta kararlı olan Özgün, “Mahalle halkı olarak birlikte hareket ediyoruz” diyor. “Biri mahalleden çıkacaksa diğeri çıkmıyor, her an kepçe gelip, yıkabilir. Her an tetikte bir yaşamımız var.”
Rezerv alan sürecini başından beri takip eden Toplumsal Özgürlük Partisi İl Sözcüsü ve Rezerve Hayır Platformu Sözcüsü Hasan Özgün, Antakya halkının evlerini kaybetme korkusunun geçmediğini söylüyor.
“Evim yıkılırsa nereye gideceğim diye düşünüyorlar” diyen Özgün’e göre durum halka net bir şekilde açıklanmıyor. “Yetkililer, ‘evinizi yerinde yapıp vereceğiz, anahtara anahtar’ dediler ama yasada yerinde verme diye bir şey yok.”
6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi yasası Kasım ayından bu yana Bakanlığa rezerv alanlar içerisinde “gerekli gördüğü” mülkleri devralma yetkisi veriyor. Bu gerekliliğin koşulları net bir şekilde açıklanmasa da yasada gereklilik halinde hak sahiplerine başka projelerden ev ya da dükkan verilebileceği belirtiliyor.
“Eğer isterlerse” diye devam ediyor Özgün, “Samandağ’da evi olan birine Kırıkhan’da da ev verebilirler, hatta Hatay dışında bir yerde bile bir daire verebilirler. Yasa sadece bir daire hakkı diyor.”
Hatay Valiliği’nin Turkey recap’le paylaştığı bilgilere göre il genelinde hala 270.000’den fazla insan konteynerlerde yaşıyor. Geri kalanlar ise ayakta kalan ya da tadilatın ardından kullanılabilir duruma gelen -çoğu da köylerde bulunan, evlerde kalıyor. Kent merkezinde kiralık ev bulmak güç ve fiyatlar yüksek.
Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) ve Emlak Konut depremlerden sonraki 18 ayda Hatay’da 3.600 konutun teslimini yaptı. Hedefleri 2025’in sonuna kadar Hatay’ın altı ilçesinde toplamda 136.000 eve ulaşmak.
Kaçan fırsatlar
CHP Hatay Milletvekili Servet Mullaoğlu birçok belirsizliğin yanı sıra 6306 sayılı kanunun ödemeler konusunda da depremzedeleri bilinmeyenlerle karşı karşıya getirdiğini söylüyor: “Her projenin farklı ödeme planı var. Mahalleden mahalleye değişiyor ve kimse ne kadar ödeyeceğini bilmiyor.”
Deprem sonrası sürecin yönetiminden sorumlu olan Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığı (AFAD) yetkilileri daha önce başka bir haber için Turkey Recep’e yaptıkları açıklamada ödemelerin inşaat masraflarına bağlı olarak şehirden şehire ve şehir içinde bölgelere göre değiştiğini teyitlemişti.
Mullaoğlu’na göre rezerv alanlar yeniden inşa sürecini hızlandırmak için iyi bir karar olabilirdi ancak hükümetin süreci kötü yönetmesi vatandaşlar arasında güven kaybına sebep oldu.
“Yasa ilk çıktığında rezerv içinde kalan sağlam evlerin yıkılmayacağını söylediler,” diyor Mullaoğlu. “İnsanlar tadilat yaptırıp oturmaya başladı. Aradan aylar geçince fore kazık çakıldığında sağlam evin temelinin oynadığını fark ettiler. Bunun cezasını vatandaş niye çeksin.”
Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki Kasım ayında katıldığı televizyon programında rezerv alanların insanların halihazırda yaşadığı bölgeleri kapsamayacağını söylemişti. Eski Bakan Yardımcısı Vedad Gürgen de bir ay sonra Hatay’da düzenlediği toplantıda hükümetin kimsenin evini elinden almayacağını anlatmış ve planların vatandaşların taleplerine göre oluşturulacağı taahhüdünde bulunmuştu.
Ancak işler ikisinin de beklediği gibi gitmedi. Yeniden inşa planları Bakan ve yardımcısının sözleriyle çelişirken Özhaseki, Temmuz ayı başında gerçekleşen kabine değişikliğinde istifa ederek görevinden ayrıldı. Gürgen de birkaç hafta sonra görevden alındı.
“Hükümet hiçbir şeyi detaylı düşünmedi” diyor Mullaoğlu. “Vatandaş da süreç kötü yönetilince devlete de güvenini kaybetti, tabii ki evini yıktırmak istemiyor.”
Mullaoğlu’na göre problem ancak projelerin yeniden gözden geçirilmesiyle çözülebilir.
“Ayet değil ki değişmesin.. Sağlam evler yıkılmayacak şekilde yeniden proje yapılır, yasa halka doğru şekilde anlatılarak güven saĝlanır. Evlerden çıkmazlarsa yasa 'kollukla çıkarılır' diyor. İş o raddeye gelirse biz halkın yanında yer alırız."
Hatay’ın ileri gelenlerinden olan Hatay Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Hikmet Çinçin ise rezerv alan uygulamasının gerekli olduğunu, kentin başka türlü toparlanmasının güç olduğunu düşünüyor.
Halkın rezerv alan konusunda daha iyi bilgilendirilmesi gerektiğini kaydeden Çinçin, kentin ekonomik olarak kalkınmasının ise Özel Afet Bölgesi ilan edilmesiyle mümkün olacağını söylüyor.
“Kentin hala güvenlik, hijyen sorunu var. Birçok insan il dışına çıktı. Tersine göç için bir şeyler yapılması lazım. Aileler parçalı halde. Eş ve çocuk il dışında, erkek Hatay’da. İki evli yaşam ekonomik yük getirdi. Hatay’ın teşviğe ihtiyacı var.”
Hatay Çevre ve Şehircilik İl Müdürü İsmail Ceylan ise Turkey recep’e yaptığı açıklamada yetkililer olarak 6306 sayılı yasa neyi gerektiriyorsa onu takip edeceklerini söyledi.
“6306 sayılı ne diyorsa o uygulanacak. Rezerv alanı ben belirlemiyorum, bakanlık inisiyatifinde. Evi sağlam ve rezervdeyse proje bütünlüğü açısından kanun neyse uygulanacak, tahliye edilecek.”
Vatandaşların herhangi bir mağduriyet yaşamayacağını savunan Ceylan, Hataylıların devlete güvenmesi gerektiğini düşünüyor.
“Her şey geçer asıl olan devlettir. Devletin vatandaşının malıyla derdi yok. Mağdur olmayacaklar. Biz Hatay olarak bir aileyiz, ailemiz için ne gerekiyorsa da yapacağız.”
Havanın 40 dereceye bulduğu Hatay’da evde klima ve vantilatör olmadan yaşamak zor. Balseverler hava kararınca hem sokak lambasının ışığından faydalanmak hem de serinlemek için bina önünde oturuyor.
“Devlete güvenin diyorlar,” diyor Hasan Balsever. “Güvenelim de yasal güvence olmadan nasıl olacak. Bize ‘tadilat yapın, oturun’ dediler. Madem yıkılacaktı neden tadilat yapmamıza izin verdiler?”
Turkey recap, Türkiye gündeminden haberler sunarken aynı zamanda Türkiye'de haber yayıncılığını ve gazetecileri desteklemek ve hep birlikte üretmek amaçlarıyla kurulmuş bağımsız bir haber kaynağıdır.
Editoryal ekibimiz tarafından kurulan ve kâr amacı gütmeyen bir dernek olan Kolektif Medya Derneği bünyesinde faaliyet gösteren Turkey recap Türkçe ve İngilizce dillerinde yayın yapar, derinlemesine analizler ve ülke gündemini özetleyen bültenler üretir.
Gonca Tokyol, Şef editör @goncatokyol
Diego Cupolo, Genel yayın yönetmeni @diegocupolo
Ingrid Woudwijk, Yönetici editör @deingrid
Verda Uyar, Dijital büyüme yöneticisi @verdauyar
Damla Uğantaş, Türkçe editörü @damlaugantas
Emily Johnson, İngilizce editörü @emilyjohnson