HDP, muhalefete yaptığı ortak ilkeler üzerinden açık ve şeffaf bir tartışma yürütme çağrısını sürdürürken; kendilerine danışılmadan bir aday belirlenmesi halinde ise seçimlere “güçlü bir adayla” ve kazanmak için gideceğini söylüyor.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, 23 Haziran 2019’daki tarihi konuşmasında mikrofon başına geçtiğinde söze, “Sizden bir şey istiyorum; yanınızdaki hemşehrinizi elinden tutarak ayağa kaldırın. Hep beraber el ele barışmaya geldik, buluşmaya geldik, uzlaşmaya geldik, konuşmaya geldik. Birbirimizi sevmeye geldik” diye başlamıştı.
Ancak aradan geçen üç yıldan fazla sürenin ardından HDP İstanbul İl Eşbaşkanı Ferhat Encü, İstanbul Büyükşehir Başkanı’nın bu sözlerinin altını dolduramadığını ve bu sebepten de yaklaşan seçimlerde muhalefetin cumhurbaşkanı adayı olması halinde HDP seçmenlerinin İmamoğlu’nu desteklemeyeceğini düşünüyor.
Turkey recap’e yaptığı açıklamada, “Eğer muhalefet bu seçimleri kazanmak istiyorsa toplumun her yanını kapsayan, onların sorunlarını çözeceğini açıkça beyan eden birini aday göstermeli” diyen Encü’ye göre, ortak aday Meral Akşener ya da Mansur Yavaş olamaz, çünkü bu isimlerin geçmişteki tutum ve tavırları ile mevcut söylemleri HDP’nin geçen yıl yayımladığı deklarasyonla ve ilkeleriyle örtüşmüyor.
HDP’den farklı isimler de daha önce Akşener ve Yavaş’ın adaylıklarına dair muhalefetlerini dile getirmişti, ancak Encü ilk kez ismi geçen adaylardan birini daha dışlıyor:
“(Ekrem) İmamoğlu gibi kendisini solcu olarak gösteren ama sağdan kopmayan, hangi siyasi görüşe sahip olduğu bile belli olmayan, bir yandan Deniz Gezmiş’i anan, diğer yandan Alpaslan Türkeş’i anan bir siyasi figür bizler açısından kabul görmez.”
***
Türkiye bir kez daha seçimlere hazırlanıyor. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve Altılı Masa’daki ’suç ortağı’ Meral Akşener ile İstanbul ve Ankara belediye başkanları Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın isimleri muhalefetin aday listesinde, karşı taraftaki isim ise çoktan belli: Recep Tayyip Erdoğan.
Ülkenin kaderini değiştireceğine kesin gözüyle bakılan seçimler öncesinde anket şirketlerinin neredeyse hepsi HDP oyları olmaksızın ülkedeki keskin çizgilerle ayrılan siyasi odaklardan herhangi birinin başarı elde edemeyeceğini söylüyor. Turkey recap’e konuşan HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Tiryaki ise seçimlere dair 11 maddelik deklerasyonlarını geçen sene yayınladıklarını ve diğer muhalefet odaklarına bu maddeler üzerinde tartışma çağrılarını sürdürdüklerini hatırlatıyor, ancak şimdiye kadar böyle bir resmi girişim olmamış.
“Altılı Masa, HDP seçmeninin de onlara oy vermesini istiyorsa ilkesel, şeffaf bir tartışma yürütülmesi gerektiği açık” diyen Tiryaki, Encü’nün yorumları sorulduğunda HDP’nin isimler üzerine konuşmama politikasını tekrarlıyor:
“Tabii ki HDP’li seçmenin oy vermesi mümkün olan ya da tereddüt yaşayacakları isimler var. Kuşkusuz bazı isimler bize daha yakın bazı isimler daha uzak olabilir ama bir isim tartışması yapmıyoruz” diyen Tiryaki’ye göre, Millet İttifakı henüz adayını belirlememişken bunun yapılması hem kendi seçmenlerine hem de diğerlerine haksızlık olur.
Ailesinden 11 kişiyi 2011’deki Roboski katliamında kaybetmesinin ardından HDP’den siyasete katılan Encü de ilkelerin isimlerden daha önemli olduğunu, ancak yine de bazı sınırlar çizilmesi gerektiğini düşünüyor. HDP olarak herhangi bir koltuk mücadelesi vermediklerini, ülkeye demokrasi ve barış gelmesi için sorumluluk bilinciyle hareket ettiklerini kaydeden Encü, “Ortak ilkeleri esas alan bir yönetim gelecekse biz şu kişi oldu, bu kişi oldu üzerinden bir tartışma yürütmeyiz. Ancak bu kırmızı çizgilerimiz olmadığı anlamına gelmiyor” diyor.
Araştırmacı Reha Ruhavioğlu, Encü’nün adaylarla ilgili sözlerini şaşkınlıkla karşılıyor. Turkey recap görüşünü almak için ulaştığında Ruhavioğlu’nun ilk sorusu, “Bir yanlışlık yok değil mi, İmamoğlu’nun da adını da anmış Ferhat?” oluyor. Ruhavioğu’na göre HDP’nin Akşener ya da Yavaş’a karşı olduğu bilinen bir gerçek ancak Encü’nün İmamoğlu’na dair sözleri yeni bir gelişme.
“HDP’nin İstanbul teşkilatının bir rahatsızlığı var mı bilmiyorum ama İmamoğlu HDP seçmeninin oy verdiği ve HDP aksi bir tutum almazsa yeniden vermekte zorlanmayacağı bir isim” diye Ruhavioğlu, HDP’nin tutumunun yeterince tabana yayılmadığı mevcut durumda her adayın az ya da çok HDP’li seçmenin desteğini alabileceği yorumunda bulunuyor. Ancak bu durumu değiştirecek olan şey, partinin nasıl bir tutum alacağı olacak:
“HDP seçmenine ne söyleyecek, nasıl tavır almalarını salık verecek, nasıl bir kampanya yürütecek; en önemlisi bu. Bu noktada HDP’nin tercihinin seçmen tercihi üzerinde belirleyici bir rolü olduğunu görmek, HDP’yi aşarak seçmeniyle ilişki kurmanın imkansıza yakın olduğunu bilmek gerekiyor.”
HDP gibi bir partinin blok desteğini riske etmenin “büyük bir siyasi hata” olacağını ifade eden Ruhavioğlu muhalefet blokunda bu riski almaya hazırlananlar olduğunu belirtiyor.
“Bazı çevreler Yavaş’ın HDP oyları olmadan da kazanabileceğini iddia ediyor, Kürtlere borçlu kalmadan iktidarı devralmak istiyorlar. Devlet içindeki milliyetçi bürokrasi de bu fikri sevmiş görünüyor. Aksi halde HDP’nin peşinen reddettiği bir adayda diretmek pek akıl kârı görünmüyor” diyen Ruhavioğlu, oy oranları üzerinden yapılan matematik hesapların farklı sonuçlar doğurabileceği konusunda da uyarıyor:
“Kürtlere borçlu kalmama ve HDP’siz kazanma planları Türkiye’ye vaadedilen demokratik dönüşümüm Kürtler ve Kürt meselesi bağlamındaki limitleri hakkında da fikir veriyor. Bu plan gerçek bir demokratik dönüşüm hikayesine bağlanamaz. Öte yandan yüzde 12’lik bir destek mümkünken, bunun yaratacağı sinerjiden faydalanmak varken bu bloku karşıya yerleştirmek, sinerjiyi öldürmek olur. Matematikte 12’nin 8’i gider 4’ü gelir kazanırız gibi planlar, 12’nin gelmemesi ve 3 puan daha götürüp 15 puanlık kayıp yaşatmasıyla sonuçlanabilir. Dolayısıyla Kürtlere borçlu olmadan, HDP’siz kazanma planları Türkiye’yi büyük bir hayal kırıklığına uğratma potansiyeli taşıyan, büyük bir risktir.”
Ankara merkezli düşünce kuruluşu Tepav’ın politika analistlerinden Selim Koru da muhalefetin ortak bir aday üzerinde anlaşamamasının kendileri için ciddi riskler doğurabileceği yorumunda bulunuyor. “Altılı Masa’dan milliyetçi bir aday çıkarsa ve ilk turda hem o aday hem de HDP’nin güçlü adayı olursa ikisi arasında siyasi rekabet yaşanır ve sonrasında HDP ikinci turda diğer bloğu desteklese de milliyetçi adaya da zarar verir” diyen Koru’ya göre, bu durumda “halihazırda titrek bir çoğunluk sağlayan muhalefetin yapısı zayıflar ve birinci turdan güçlü çıkmazsa kazanma şansı azalır”.
Koru, muhalefete yönelik riskler konusunda benzer yorumlarda bulunsa da “HDP seçmeninin cumhurbaşkanlığı seçimlerinde zorlanmadan İmamoğlu’na oy verebilecekleri” konusunda ise Ruhavioğlu’na katılmıyor. İmamoğlu’nun yerel seçimlere girdiğinde henüz çok da bilinmeyen bir isim olduğunu ve bunun da kendisine avantaj sağladığını belirten Koru, aradan geçen üç yılda ise kendisine oy verenlerin İstanbul Büyükşehir Başkanı’nı daha iyi tandığını düşünüyor. Koru’ya göre bu çok da iyi bir şey değil:
“İmamoğlu, İstanbul seçiminden bu yana farklı bir karakter olduğunu gösterdi seçmene. Karadenizliliği ortaya çıktı diyebiliriz, ‘Karadenizli bir müteahhit’ olarak bahsediliyor kendisinden. Daha Kemalist ve daha alışılmış bir şey olduğunu gösterdi, farklı bir gençlik vadetmiyor artık. Bir ANAP’lı havası, ‘ben çok semboliğim ama siz anlamıyorsunuz’ tarzı var… Bu dönüşüm çok hızlı bir şekilde oldu, temiz bir hava gelmiyor oradan.”
Koru’ya göre iktidar, merkez muhalefetle solcular ve Kürt siyaseti arasında bir polarizasyon yaratmayı hedefliyor ve bunda da sıklıkla başarılı oluyor. “(İktidar partileri) Muhalefetin içindeki milliyetçi damarı besliyor” diyen Koru, Türkiye’de muhalefetin genişleyerek yüzde 60’lara ulaştığı ancak “eskisine göre çok daha bölünmüş vaziyette olduğu” yorumunda da bulunuyor.
Bir diğer yandan ‘kadroları oldukça yaşlı ve 2000’lerin paradigmasıyla düşünen’ siyasi partilerin “halk zaten muhafazakar, halka yönelik siyaset yapmalıyız” gibi bir düşünceleri olduğunu kaydeden Koru, “Muhalefette bazı konularda -özellikle de milliyetçilik konusunda liderlik yapmaktansa halkın refleksleri doğrultusunda gitmek gibi bir yaklaşım var” diye ekliyor.
Hem CHP’yi hem de HDP’yi yakından takip eden gazeteci Murat Sabuncu, “Nasıl MHP Cumhur İttifakı içinde AKP’ye Kürtlerle ilgili bir kırmızı çizgi çiziyorsa, İyi Parti de başta CHP olmak üzere bir çizgi çekiyor” diye söze başlıyor. İyi Parti Genel Başkanı Akşener’in geçen hafta Fox TV’deki “Öldürseler ben Kürtleri incitmeyeceğim” şeklindeki sözlerini hatırlatan T24 yazarına göre kimsenin ölmesi gerekmiyor, herkesin yaşaması lazım, ‘ancak Kürtler için ölürüm dedikten sonra Sedat Bucak’la görüşülmesinin Kürtler için yakıcı etkileri oluyor’.
Yine de Kılıçdaroğlu’nun bu konuda muhalefet içinde bir denge yaratabileceğine inandığını ifade eden Sabuncu’ya göre, cezaevindeki eski HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da Medyascope’tan Ruşen Çakır’a verdiği son söyleşisinde açık bir şekilde CHP liderini işaret ediyor. “Demirtaş zaten bir noktayı koymuş, Kemal Bey olursa Kürtler destekleyecekler. O belli oldu artık” diyen Sabuncu’ya, “Demirtaş’ın en son röportajı Kılıçdaroğlu’nu destekleyen, Yavaş’ı kategorik olarak reddeden bir yaklaşım içeriyor. Bu da HDP’nin ve seçmeninin nasıl bir aday beklediği konusunu önemli ölçüde aydınlatıyor” yorumuyla Ruhavioğlu da katılıyor.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun ekibi konuyla ilgili yorum yapmayı ‘kesinlikle’ reddetse de ismini vermeksizin Turkey recap’e konuşan CHP içinden deneyimli bir isim, Sabuncu ve Ruhavioğlu’nun konuyla ilgili değerlendirmelerinin “gerçeklerden uzak olmadığını” söylüyor.
HDP yetkilileriyse ülkenin en yakıcı problemini çözmekte ve diğer muhalefet partileriyle ortak bir yol bulmaya kararlı gözükse de, olası diğer senaryolar için de hazırlıklılar.
Diğer muhalefet partilerinin bazı açıklamaları ile hamlelerini “üzücü” olarak nitelendiren Encü, “Diğer muhalefet partilerinin yaklaşım biçimi sorunludur, çok korkak bir siyaset yürütüyorlar. Sorunlara bakış açıları, yaklaşımları, bu süreçte yaşanan travmayı ortadan kaldırmaz” diyor. Encü’ye göre HDP ülkenin asıl sorunlarını çözmek için elinden gelen bütün fedakarlığı gösterebilecek ferasete sahip ancak fedakarlığın da her zaman HDP’den beklenmemesi gerekiyor.
“Onlar da ellerini taşın altına koymalılar. Bu ülkedeki herkes biliyor ki, HDP olmadan ne Millet İttifakı ne Cumhur İttifakı kazanacak. Bu belliyken bir taraf ‘Ama ben de ulusal, milliyetçi, Kemalist anlayışımdan vazgeçmiyorum, ben geldiğimde yine Kürtleri tutuklayacağım, yine kayyım atayacağım, yine savaşı esas alacağım’ diyor, öbür taraf zaten HDP’yi yok etmek için elinden geleni yapıyor. E şimdi biz burada biz size karışmıyoruz, ne haliniz varsa görün desek, yaşanacakların sorumlusu biz mi olacağız? Türkiye toplumunun bunu bilmesi ve üzerine düşen rol ve misyonu yerine getirmesi, bu siyasi anlayışa karşı basınç uygulaması gerekiyor. Herkes fedakarlık yapacak, siyaset ve ortaklaşma ancak bu şekilde olur.”
HDP Genel Başkan Yardımcısı Tiryaki de HDP’nin ilkelere uygun bir ortak aday konusunda ısrarını sürdüreceğini, kitlelerinin kabul edip oy verebileceği bir aday olmasını kuşkusuz isteyeceklerini belirtse de sabırlarının sonsuz olmadığını ekliyor:
“Diyelim ki bizim görüşümüz alınmadı, ortak aday için çaba gösterilmedi. Böyle bir durumda biz kendi adayımızla seçime gireriz ve bunu da seçimi kazanmak için yaparız. Açıkça söylüyorum, bu ihtimalde öyle usulen bir aday göstermeyiz, kazanmak için seçime gideriz ve bu durumda neler yaşanacağını herkes tahmin ediyordur.”
Bültenimizi okuduğunuz için teşekkür ederiz! Bültenimize henüz abone olmadıysanız ücretsiz olarak abone olabilirsiniz!
Önerilerinizi ve eleştirilerinizi bize iletin: info@turkeyrecap.com
Nida Kara, Freelance gazeteci/Editör @Kara__Nida
Erman Çete, Gazeteci @ermancete