ANKARA – Türkiye’de kadın hakları, giderek yükselen ve kitleselleşen kadın hareketi profiline rağmen son yıllarda 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşleri’nin yasaklanması, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararı ve kadına yönelik şiddetle mücadelenin hukuki boyutunun tartışmaya açılması gibi başlıklarla anılıyor.
Bu tartışmaların son örneklerinden biri de nafaka meselesi.
AKP’nin yıllardır gündeminde tuttuğu “nafaka düzenlemesi”, Ekim ayında da muhafazakar çizgideki Yeniden Refah Partisi (YRP) tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine getirildi.
Düzenleme henüz yasama gündemine alınmasa da Turkey recap’e konuşan uzmanlar hükümetin Mart 2024 sonrasındaki “seçimsiz dönemde” nafakanın yanı sıra evlilik yaşı ve çok eşlilik gibi başlıklarda da adımlar atmasını mümkün görüyor.
Nafaka ve diğer konularda henüz aşama kaydedilmemesinin bir ayağını da ülkedeki kadınların direnişi oluşturduğunu belirten uzmanlar tartışmanın İslam’ın gereklerine bağlanmasının kökünde ataerkil bakış açısının yattığına inanıyor ve kadınların kazanımlarına yönelik din referanslı itirazların Türkiye’yle sınırlı olmadığına dikkat çekiyor.
“Dünya genelindeki erkeklik krizinin Türkiye’ye yansıması”
Nafaka düzenlemelerinin tamamını hedef alıyor gibi görünse de boşanma sebebiyle yoksullaşan tarafa ödenen yoksulluk nafakasını merkezine alan tartışmalar kamuoyunu nezdinde yeni değil.
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) 2018’den bu yana çeşitli taslaklar üzerinde çalıştığı ve Şubat 2023’te düzenlemeyi 6. Yargı Paketi’ne dahil etmek istediği ancak bundan vazgeçtiği biliniyor.
İslami-feminist hareketin önde gelen isimlerinden yazar Berrin Sönmez, iktidarın şimdiye dek harekete geçmemesinde bağımsız feministlerin ve örgütlerin Medeni Kanun’u koruma konusunda kararlılık göstermesinin etkili olduğunu düşünüyor:
“Bu ülkede dindar kadınlar da Medeni Yasa’dan doğan haklarını kaybetmek istemez. Dindar kadınlar da ne miras hakkını, ne boşanma hakkını, ne nafaka hakkını, ne evlilik yaşını ne de ailede eşlerin eşitliği hükmünü kaybetmek ister.
“Demek ki, AKP içindeki kadınlar da bu konuda direndiler ki iktidar bugüne kadar [nafaka konusunu] gündeme getiremedi. Biz dışarıdan, onlar içeriden bir dirençle iktidarı baskıladık.”
Sönmez, kadın hareketinin şimdiye kadarki olası girişimlerin önünü kestiğini düşünse de düşük oy oranına rağmen gündemi etkileme gücü bulunan Yeniden Refah Partisi (YRP) gibi muhafazakar partilerin ve iktidarın bu konuyu gündemde tutmaya devam etmesi Medeni Kanun tartışmalarının süreceğine işaret ediyor.
YRP’nin Meclis’teki beş milletvekilinin tamamının imzasıyla Ekim ayında TBMM Başkanlığına sunduğu “nafaka teklifi” de yoksulluk nafakasının beş yılla sınırlandırılmasını ve bu sürenin sonunda alacaklı tarafın mağduriyetinin devamı halinde nafakanın Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığınca oluşturulacak fondan ödenmesini öngörüyor.
Yoksulluk nafakasının sınırlandırılmak istenmesini “dünya genelinde gördüğümüz erkeklik krizinin Türkiye’ye bir yansıması” olarak yorumlayan Sönmez, bu durumun sadece Türkiye ile sınırlı kalmadığına, pek çok ülkede kadın haklarına dair kazanımların farklı ama benzer itirazlarla karşılandığına dikkat çekiyor:
“Macaristan’da ‘Hristiyanlık değerleri’ diyorlar, Türkiye’ye bakıyoruz ‘İslami değerler’ diyorlar. Ama biliyoruz ki bu sadece ataerkil bakış açısı. Ataerkil yorumla Kur’an’a bakıyorlar ve kendi erkeklik algılarının ihtiyaç duyduğu şeyi dine uygulamaya çalışıyorlar.”
“Sağcı gruplarla ittifak AKP’yi radikalleştiriyor”
“Kadınların -özellikle de Müslüman kadınların- hayatlarının her alanında karşılaştıkları zorluk ve engellerle mücadele etmek” amacı ile kurulan Havle Kadın Derneği Karar Ekibi’nden aktivist Zeynep Duygu Ağbayır da son yıllarda kadın hakları alanındaki tartışmaları “AKP’nin giderek daha sağcı gruplarla ittifak kurmasının partiyi radikalleştirmesi” üzerinden yorumluyor.
Kadın hakları konusunda durumun yeni olmadığını ancak AKP’nin cemaatler yerine giderek daha çok tarikatlara yöneldiğini kaydeden Ağbayır’a göre, “sadece AKP tarikatları ele geçirmiyor, tarikatlar da AKP’nin içine yerleşmeye başlıyor.”
Tarikatların bakanlıklarda, üniversitelerde ve birçok devlet kurumu içerisinde yapılanmasıyla ortaya çıkan durumu Ağbayır şöyle özetliyor:
“[Erkekler] işlerine gelse de gelmese de kadınlarla birlikte çalışıyorlar. Kendi alanlarında karşılarında çoğu kez onlarla konum olarak, statü olarak yan yana olan kadınları görüyorlar. Bu [yan yana] gelebilirlikten de rahatsızlar. Bir güç savaşı bu. Savaşı, din adı altında biraz da kadınları bastırabilmek için kullanıyorlar.”
“Nafakaya haram diyen Diyanet de olsa, dünyanın en iyi İslam alimi de olsa yanlıştır”
Nafakaya dair kamuoyu tartışmalarında sıklıkla İslam hukukuna referans yapılmasına değinen Sönmez “yoksulluk nafakasının İslam’a aykırı olduğunu söylemek hiç yerinde değil” diyerek ekliyor:
“Bir kere Kur’an da bu konuda açık bir hüküm yok. Açık bir yasak olmadığı sürece engel yok demektir. Bu, dini bir ön kabuldür.”
Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Mehmet Kapukaya’nın “Bir kadının boşanmış olan kocasından yıllar boyu nafaka alması helal değildir” açıklamasına da değinen Sönmez, Kur’an’ın bazı temel prensipler getirdiğine ve bunun ötesindeki yorumun “bilinenle, iyi olanla” anlamına gelen “maruf olanla” kelimesiyle tanımlandığına dikkat çekiyor:
“Yani, o yörede, o yerde, o zamanda, o çağda hangi uygulamalar iyiyse o uygulamaların en iyisini bularak yapın der. Bunu görmezden gelip bu ataerkil yorumlara uyan Diyanet de iktidar da nafakanın haram olduğunu söylüyor.
“Maruf olanla dendiğinde örf, kültür, yerel hukuk işaret ediliyor. Medeni Yasa bizim örf hukukumuz ve nafaka var. Buna haram diyen Diyanet de olsa dünyanın en iyi İslam alimi de olsa yanlıştır.”
“Herkes bunu biliyor”
YRP’nin “nafaka düzenlemesiyle” ilgili Meclis’e sunduğu yasa teklifinde imzası bulunan beş kişiden biri olan Konya Milletvekili Ali Yüksel, Turkey recap’e yaptığı yorumda “süresiz nafaka” olarak nitelendirdiği yoksulluk nafakasını -kadın ya da erkek fark etmeksizin- “haksızlık” olarak nitelendiriyor.
“Sonsuz olduğu zaman bu [nafaka] istismar ediliyor,” diyen Yüksel’e göre, boşanan kişilerin mali durumunun sonradan iyileşmesi halinde nafakaya olan ihtiyaç ortadan kalkabiliyor.
Birçok kişinin “süresiz nafaka”dan şikayetçi olduğunu savunan Yüksel, YRP olarak herhangi bir istatistiksel çalışmaları olmasa da halkın talebinin bu yönde olduğunu savunuyor:
“İlla istatistiğe dayanması gereken bir konu değil bu. Piyasada herkes bunu biliyor, görüyor. Herkesin bildiği bir sır deniyor ya, bu herkesin bildiği bir sır. Yani istatistiğe ihtiyacı olmayan bir şey.”
Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Sevil Ceylan Erkat ise kanunda “yoksulluk nafakası” olarak geçen nafakanın her ne kadar “süresiz” olduğu ifade edilse de halihazırda bazı şartlarda sona erdiğine dikkat çekiyor.
Boşanan taraflardan nafaka alanın evlenmesi ya da ekonomik durumunun iyiye gitmesi durumunda yoksulluk nafakasının kaldırılabileceğini belirten Erkat, mevcut Medeni Kanun’da hakimin takdir hakkını kullanabileceği başka sebepler de olduğunu ekliyor.
Nafaka fonu için tek gelir vergiler
YRP’nin teklifinin bir diğer ayağını beş yılın ardından yoksulluk nafakasının Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından karşılanması oluşturuyor.
“Sadece ihtiyacını ortaya koyup talepte bulunanlara kömür yardımı, makarna yardımı, yiyecek yardımı, parasal yardım yapılıyor da bir evlilik neticesinde ayrılma olduktan beş yıl sonra niye bu yapılmasın” diye soran YRP milletvekili Yüksel’e göre bu durum devlete herhangi bir yük yaratmayacak ve haksızlık doğurmayacak.
Oysa Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) gönüllüsü akademisyen Nezahat Doğan Demiray aynı fikirde değil.
Devletin kurulacak böyle bir fonu karşılamak için tek gelirinin vergiler olduğuna dikkat çeken Dr. Doğan Demiray’a göre, “evliliğin sorumluluğunu yürütemeyecek kadar sorumsuz kadın ve erkeklerin nafakalarını” vatandaşlar vergileriyle karşılamamalı.
Öte yandan mevcut durumda kadınların aldığı nafaka miktarının düşüklüğüne dikkat çeken Doğan Demiray, kurulması planlanan fonda toplanacak miktara dair endişelerini de dile getiriyor:
“Aktarılacak paranın yüksek olmayacağı kesin. Çünkü ülkenin gelir düzeyi belli. Kadını refaha erdiremez bu paralar. Kadını ya da boşanan kişiyi evlilik öncesi durumuna getirmez.”
Boşanma yüzünden yoksulluğa düşmek
Türkiye’de nafaka miktarlarına dair herhangi bir resmi veri ya da istatistik çalışması olmasa da TÜİK’in son açıkladığı verilere göre 2022 yılında Türkiye’de 180.954 çift boşandı.
Gerçekleşen boşanmaların yüzde 32,7’si evliliğin ilk beş yılında, yüzde 21,6’sı ise 6. ila 10. yıllar arasında gerçekleşti. Boşanan çiftlerin yüzde 29’u 16 yıldan uzun süredir evliydi. İlk bir yıl içinde boşananların oranı ise sadece yüzde 2,6.
Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Erkat, nafaka konusunda kadınlar ön plana çıksa da Medeni Kanun’da boşanma sonrası yapılacak ödemeyle ilgili cinsiyet belirtilmediğini hatırlatıyor.
Bu durum, Kanun’un 175. maddesinde de “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir” ifadesiyle tanımlanıyor.
Nafakaların yarısı ödenmiyor
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, yasada kadınlara yönelik herhangi bir ek düzenleme olmasa da yoksulluk nafakasının çoğunlukla kadının lehine olmasının nedenini, boşanma sonrasında yoksullaşan tarafın ağırlıklı olarak kadınlar olmasıyla açıklıyor: “Bu tablo da toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin bir sonucu.”
Kadın Dayanışma Vakfı’nın 2019 yılında yaptığı araştırmaya değinen Nazlıaka, mahkemelerin nafaka taleplerinin sadece yüzde sekizini tam olarak kabul ettiğini ve nafaka bedellerinin -kamuoyuna yansıyanın aksine- yüksek olmadığını belirtiyor.
Aynı araştırmaya göre asgari ücretin aylık net 2.324,70 TL olduğu 2019 yılında kadınların sadece yüzde 2’sinin 2.000 TL’nin üzerinde nafaka aldığını hatırlatan Nazlıaka, o dönemde kadınların yüzde 66’sının ise 500 TL’nin altında nafaka aldığına dikkat çekiyor.
Raporda, mahkemeler tarafından belirlenen nafakaların yüzde 50,7’sinin ödenmediği ve yüzde 0,7’sinin kısmen ödendiği bilgisi de yer alıyor. Araştırmaya göre nafaka yükümlülerinin sadece yüzde 20,7’si ödemeleri tam olarak yapıyor.
YRP’nin sunduğu teklife CHP’nin karşı olduğunu kaydeden Nazlıaka, yapılmaya çalışılanı “eşitsizliği körüklemek” ve “kadınları açlık ile yoksulluk kıskacına hapsetmek” olarak nitelendiriyor.
Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Erkat da temel sorunun kadın yoksulluğu, kadınların eve hapsedilmesi ve ekonomik bağımlılık olduğunu belirterek kadınların kamusal hayatın içerisine girmesi, rahatlıkla ekonomik özgürlüklerini kazanması ve gerçek anlamda toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması halinde nafaka gibi bir sorun olmayacağını savunuyor:
“Bunların hiçbirinin olmadığı, kadın yoksulluğunun ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin giderek derinleştiği bir süreçte, nafakanın süreyle sınırlandırılması kadın yoksulluğunun daha da derinleşmesi gibi bir mağduriyete sebep olacak. Bu bir çözüm değil. Aksine kadınların mağduriyetine sebep olacak sonuçlar yaratacak.”
“Yerel seçimlerden sonra iktidarın önünde bir engel kalmayacak”
Türkiye yerel seçimlere giderken YRP’nin teklifi henüz TBMM komisyonlarında görüşme aşamasına geçmedi ancak bu gecikme konunun rafa kalktığı anlamına gelmiyor.
Aksine, Berrin Sönmez YRP’nin yerel seçimlere kendi adaylarıyla katılmasını tam da buradan okumak gerektiğine inanıyor.
“Bağımsız aday çıkarmalarını taleplerinin iktidar tarafından kabul edilmemesine bağlıyorum. İktidarı baskıladı ve Yeniden Refah da bağımsız aday çıkarıp AKP’nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni kaybetme ihtimalini yükseltti. Bunlar zincirleme reaksiyon halinde gibi.
“Yerel seçimler tamamlandıktan sonra iktidarın önünde uzun bir zaman bir engel kalmayacak gibi görünüyor ve yazık ki Medeni Yasa’ya ilişkin gerek evlilik yaşı gerek nafaka gerek çok eşlilik bunların her biri karşımıza hala çıkabilir. 31 Mart’tan sonrası için iktidarın önünde bir engel kalmayacak gibi görünüyor.”
Bu habere Damla Uğantaş da İstanbul’dan katkı sundu.
Turkey recap, Türkiye’deki haber medyasını ve gazetecileri desteklemek, ileri taşımak için İstanbul’da kurulmuş bağımsız bir haber platformudur. Turkey recap, kâr amacı gütmeyen bir dernek olan Kolektif Medya Derneği bünyesinde faaliyet göstermekte ve editöryal ekibimiz tarafından hazırlanmaktadır.
Gonca Tokyol, Şef editör @goncatokyol
Diego Cupolo, Genel yayın yönetmeni @diegocupolo
Ingrid Woudwijk, Yönetici editör @deingrid
Verda Uyar, Dijital büyüme yöneticisi @verdauyar
Sema Beşevli, Stajyer editör @ssemab_
Onur Hasip, Stajyer editör @onurhasip