Normalleşmeyi Beklerken: Ankara-Şam hattında fırsatlar ve engeller
Normalleşme beklenenden uzun sürse de uzmanlar “ortak tehdit algısı” ve “bölgesel şartların” Ankara ve Şam’ı birlikte hareket etmeye daha fazla iteceğine inanıyor
ANKARA – Türkiye ile Suriye arasında yıllarca “Kardeşim Esad” yakınlığında ilerleyen ancak Arap Ayaklanması [Baharı] ile birlikte tam tersi bir istikamete sürüklenen ilişki, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Temmuz ayında Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’la görüşmeye kapalı olmadığını söylemesiyle yeni bir döneme girdi. Ancak bakanlar düzeyinde gerçekleştirilen toplantılara rağmen henüz kayda değer bir ilerleme sağlanamadı.
Suriye yönetimi ülkedeki askeri varlığını geri çekmeyen Türkiye’yi “iyi komşuluk ilişkilerini ciddiye almamakla” eleştirirken, Ankara ise sürecin ilerlemesinin yolunun “Şam’ın içinde bulunduğu koşulların gerçekçi bir analizini yapmasından ve sahadaki koşullara uygun bir hareket tarzı geliştirmesinden” geçtiğini belirtiyor.
“Normalleşme sürecindeki” yavaşlığı tarafların beklentilerinin yüksekliği ile uyumsuzluğuna bağlayan ve olumsuz konuşmak için erken olduğunu düşünen uzmanlar, “ortak tehdit algısı” ve “bölgesel şartların” Ankara ve Şam’ı birlikte hareket etmeye daha fazla iteceğine inanıyor.
Hem Ankara hem de Şam, Suriye’nin kuzeyinde Kürtlerin çekirdeğini oluşturduğu siyasi ve askeri yapıları geleceklerine tehdit olarak görse de bu tehdide ne kadar önem verdikleri konusunda ayrışıyorlar. İki başkent arasındaki diğeri anlaşmazlık noktaları ise Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyindeki askeri varlığı ve eski adı Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) olan Suriye Milli Ordusu’na yönelik desteği.
Ortak tehdit
Altınbaş Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serhat Erkmen, Turkey recap’e yaptığı açıklamada ABD ile Suriye’nin kuzeyindeki Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasındaki işbirliğinin “açık ve kurumsal” bir hale gelmesiyle Türkiye’nin Suriye’deki tehdit algısının değiştiği yorumunda bulunuyor.
Arap Ayaklanması’nın başlamasından bir yıl sonra, Suriye’nin kuzeydoğusunda çekirdeğini Kürtlerin oluşturduğu Halk Savunma Birlikleri (YPG) kurulmuş ve bölgedeki Araplar, Süryaniler ile az sayıda da olsa Türkmenlerin katılımıyla 2015 yılında SDG’ye dönüşmüştü.
Türkiye, YPG’yi kuruluşundan beri PKK’nin Suriye uzantısı olarak nitelendirerek terör örgütü olarak görürken. ABD ise Suriye’nin kuzeydoğusunda bulunan Irak–Şam İslam Devleti (IŞİD) ile mücadele etmesi için YPG’ye yıllardır siyasi ve askeri destek veriyor. Şam yönetimi ise YPG’yi terör örgütü olarak nitelendirmese de topraklarındaki silahlı grupların varlığına yönelik eleştirisini sürdürüyor.
Türkiye’nin 2017 yılından beri güvenlik merkezli politikaları odağına aldığını belirten Erkmen’e göre, YPG konusunda Ankara’nın Şam’ı “ortak” olarak görmesiyle ikili ilişkilerde ilerleme kaydedilebilir:
“Ortak çıkar kadar ortak tehdit algısı da devletleri yan yana getirir. Aynı problemi tehdit olarak algılayan iki devletin bu ortak güvenlik tehdidi etrafında işbirliği yapması kaçınılmaz hale gelir.”
Türkiye, Rusya, Suriye ve İran dışişleri bakanları, Mayıs 2023’te Suriye konulu toplantı için Moskova’da bir araya gelmiş, bu toplantı Ankara ile Şam arasında savunma bakanları ve istihbarat başkanları düzeyinde yürütülen normalleşme sürecinin siyasi bir zemine taşınması olarak yorumlanmıştı.
Uyuşmayan beklentiler
ORSAM Levant Çalışmaları Koordinatörü Oytun Orhan, Ankara-Şam normalleşmesinin hızlanmasında Ortadoğu genelinde yaşanan normalleşme sürecinin de etkili olduğunu söylüyor.
Ankara’nın Şam ile normalleşmesini tetikleyen gelişmelerin başında Suriye’nin kuzeyindeki askeri ve siyasi yapıların varlığının ve bu yapıların ABD ile işbirliğinin olduğu yorumunda bulunan Orhan’a göre sürecin başlamasında şunlar etkili oldu:
ABD’nin SDG’ye olan desteğinin devam etmesi
Türkiye’nin Rusya ile Suriye’deki koordinasyonunu derinleştirmesi
Rusya’nın özellikle Ankara ile Şam arasında doğrudan görüşmeler konusunda uyguladığı baskı ve teşvik
Ankara ve Şam arasındaki görüşmelerin hızlı ilerlediğini ancak henüz somut bir gelişme olmadığını belirten Orhan, bu durumun da tarafların beklentilerindeki önceliklerin uyuşmamasından kaynaklandığını düşünüyor.
“Esad yönetimi, Türkiye askerlerini Suriye’den çekmeden diplomatik ilişkilerin kurulmayacağını dile getirdi. Türkiye ise Suriye topraklarında kalmak gibi uzun vadeli bir hedefi, niyeti olmadığını söylemesine rağmen Suriye yönetiminin henüz sınır bölgesinde otoriteyi tesis edemeyeceği, oluşan boşluğun terör grupları tarafından doldurulabileceği gerekçeleriyle kademeli bir geri çekilme teklifini öne sürdü.”
Orhan, Türkiye’nin “YPG (SDG) tehdidi” ortadan kalkmadan geri çekilmenin konuşulmasını gerçekçi bulmadığını belirtirken Suriyeli gazeteci Sarkis Kassarjian ise Şam’ın bu noktada Ankara ile ayrıştığına dikkat çekiyor:
“Şam, bu zamana kadar Ankara’nın söyleminden farklı olarak, hiçbir zaman oradaki [Suriye’nin kuzeydoğusundaki] yapının PKK’nın uzantısı olduğunu açıkça söylemedi.”
Ankara’nın YPG-SDG ile PKK’yi aynı örgüt olarak gördüğünü, buna rağmen Şam’ın PKK’den ayrı tuttuğu bu örgütlerin ABD ile işbirliği yapmasından rahatsız olduğunu söyleyen Kassarjian’a göre Şam yaşananları “bölücü faaliyetler” olarak nitelendirse de YPG ve SDG’yi “İdlip’teki teröristler ve Suriye’nin kuzeyinde Türkiye’nin desteklediği teröristlerden” daha az tehlikeli görüyor.
Kassarjian’a göre Şam’ın tehlike olarak gördüğü başlıklara dair önem sıralaması şöyle: İdlip, Türkiye’nin kontrol ettiği bölgeler, sonra SDG’nin bölgeleri…
İyi komşu - kötü komşu
Suriye Parlamentosu milletvekili ve ve Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Pierre Merjane, iki başkent arasındaki normalleşme sürecinde bir ilerleme olmamasını Türkiye’nin Suriye politikasını değiştirmemesine bağlıyor.
Türkiye’yi “iyi komşuluk ilişkilerini ciddiye almamakla” suçlayan Merjane’ye göre Türkiye, iki ülkenin ortak çıkarlarını dikkate almıyor:
“Türkiye halen Suriye’de toprakları işgal ediyor ve Türkleştirmeye çalışıyor, çeşitli [BM] Güvenlik Konseyi kararlarına göre terörist olarak sınıflandırılan grupları barındırıyor, mali, siyasi ve askeri açıdan destekliyor.”
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ülkenin kuzeyindeki varlığını Suriye’nin egemenliğinin ihlali olarak nitelendiren Merjane’ye göre normalleşmenin gerçekleşmesi için Ankara’nın Şam’ın şartlarını yerine getirmesi gerekiyor.
Türkiye Dışişleri Bakanlığı’ndan diplomatik bir kaynak ise Turkey recap’in sorularına yazılı olarak verdiği cevapta Ankara’nın temel beklentilerini “terörle mücadelede mesafe kat edilmesi, güvenli ve onurlu geri dönüşler için gerekli koşulların oluşturulması ile Suriye krizinin çözümünde kritik önem taşıyan siyasi sürecin canlandırılması yolunda adımlar atılması” olarak sıralıyor.
Ankara’nın bu taleplerinin “bir takvim hiyerarşisi olmadan ve eş zamanlı olarak ilerletilmesinin önemli olduğunu” kaydeden diplomata göre sürecin bundan sonra ilerlemesinin yolu “Şam’ın içinde bulunduğu koşulların gerçekçi bir analizini yapmasından ve sahadaki koşullara uygun bir hareket tarzı geliştirmesinden” geçiyor.
Öte yandan Prof. Erkmen ise iki ülke arasındaki ilişkilerin hem Ankara’nın hem de Şam’ın iç politikası haline geldiğine dikkat çekiyor.
“Başlangıçta beklentiler çok yükseltildi. Fakat her iki ülkenin de iç politikasının parçası haline gelmiş bir sorunun bir çırpıda çözülmesini beklemek beklentiyi çok yüksek tutmaktır. Bunun aşamalı bir süreç olduğunun herkes farkına varmalı. Henüz anlaşma masasının kurulması sürecindeyiz.”
Turkey recap, Türkiye’deki haber medyasını ve gazetecileri desteklemek, ileri taşımak için İstanbul’da kurulmuş bağımsız bir haber platformudur. Turkey recap, kâr amacı gütmeyen bir dernek olan Kolektif Medya Derneği bünyesinde faaliyet göstermekte ve editöryal ekibimiz tarafından hazırlanmaktadır.
Gonca Tokyol, Şef editör @goncatokyol
Diego Cupolo, Genel yayın yönetmeni @diegocupolo
Ingrid Woudwijk, Yönetici editör @deingrid
Verda Uyar, Dijital büyüme yöneticisi @verdauyar
Sema Beşevli, Stajyer editör @ssemab_
Onur Hasip, Stajyer editör @onurhasip