İSTANBUL & URFA - Türkiye iki haftadan az süre içinde yeniden, bu kez yerel temsilcileri seçmek için sandık başına gitmeye hazırlanırken başta İstanbul olmak üzere birçok noktada gözler ‘Kürt oylarında’.
DEM Parti’nin seçimlere kendi adaylarıyla mı gireceği yoksa daha önceki iki seçimde olduğu gibi muhalefet blokuyla ittifakı mı tercih edeceği seçimlere giden yolda uzun süredir merak konusu olmuştu.
Meclis’in en büyük üçüncü partisi, yapılan değerlendirmeler ve görüşmeler sonrası Mart 2024 seçimlerine kendi adaylarıyla girmeyi seçerken bu kararın başta İstanbul olmak üzere birçok yerde sonuçları etkilemesi bekleniyor.
DEM Parti’nin seçimlerle ilgili kararına dair merak edilen bir diğer noktaysa bunun uzun vadede Türkiye siyasetindeki dengeleri nasıl etkileyeceği…
DEM Parti 2019 yerel seçimlerinde ülkenin batısında aday çıkarmayıp CHP adaylarını desteklemiş, 2023 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de muhalefetin adayı Kemal Kılıçdaroğlu için oy toplamıştı.
Yaklaşan yerel seçimler öncesinde “kent uzlaşısı” kapsamında olası iş birliklerine dair görüşmeler gerçekleştirilse de DEM Parti Şubat ayı başında İstanbul dahil birçok ilde kendi adaylarıyla seçimlere katılacağını netleştirdi.
Diyarbakır Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü (DİSA) Yönetim Kurulu Üyesi, Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesinden akademisyen Vahap Coşkun’a göre DEM’in strateji değişikliğinde kitleye hitap konusundaki kaygıları etkili oldu.
Coşkun, HDP’nin 2019 yerel seçimleri ve 2023 cumhurbaşkanlığı seçiminde seçmenlerini başka bir partiye kanalize etmesini ise “hem partinin algısı hem de temsiliyeti açısından önemli bir problem” olarak nitelendiriyor.
“Muhalefete 2019’da kazandırdılar ama muhalefet ne yaptı? DEM Parti ile ilişkilerini geliştirdi mi, Kürt meselesinin çözümüne bir katkı sundu mu? Hayır. Dolayısıyla bir muhasebe yapıldığında görülen şu ki 2019 ve 2023 tercihleri DEM Parti’ye kaybettirdi. Bu nedenle kendi adaylarıyla seçime gitme kararı aldılar.”
Öte yandan DEM içerisinde kendi adaylarıyla seçime gitmek ve muhalefete destek vermek isteyenler arasında bir mücadele olduğunu savunan Coşkun’a göre, İstanbul gibi bazı illerde sembolik, güçlü isimlerle seçime gidilememesinin sebebi de bu. Coşkun, bu tabloda DEM’in oylarının düşme ihtimali olduğuna inanıyor.
Kazanma hedefi
Öte yandan DEM yetkilileri her ilde aday gösterme kararının partideki eğilimin ve yapılan değerlendirmelerin bir sonucu olduğunu tekrarlasa da Şubat ayı sonunda gazetecilere konuşan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, DEM Parti’nin AKP ile “kayyım meselesi başta olmak üzere çeşitli görüşmeler” yaptığını ve bu nedenle de “CHP’ye kaybettirme” stratejisi izlediğini iddia etmişti.
Turkey recap’e yaptığı açıklamada “Bizim hiç kimseye yaranmak gibi bir derdimiz yok,” diyen DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit yerel seçimlere dair politikalarının kimseye kazandırmak ya da kaybettirmek üzerine kurulu olmadığını vurguluyor:
“Eğer öyle olsaydı 2019’daki gibi kamuoyuna deklare ederdik. O zaman çok açık ve net şekilde Batıda, büyük kentlerde AKP’ye kaybettirme stratejimiz vardı ve bunu hayata geçirdik. Bugün de AKP’ye veya CHP’ye kazandırmak gibi bir politikamız olsaydı bunu tüm açıklığıyla açıklardık.”
İstanbul Hatırası
DEM Parti 2024 seçimleri için doğu ve güneydoğudaki adaylarını yapılan ön seçimlerin ardından Ocak ayında belirlerken batıdaki illerde adayların açıklanması daha uzun sürdü. Adaylık sürecinde en çok öne çıkan kent ise DEM’in Yeşiller Sol Parti (YSP) adıyla girdiği son milletvekili seçimlerinde yüzde 8 oy oranına ulaştığı İstanbul oldu.
Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da İstanbul adaylarının belirlenmesi sürecine yedi seneden uzun süredir bulunduğu Edirne’deki cezaevinden katıldı. DEM’in İstanbul adaylığı için ilk gündeme gelen isimlerden biri tutuklu siyasetçinin eşi Başak Demirtaş oldu.
Başak Demirtaş, Ocak ayı sonunda “Halk ister, partimiz de uygun görürse” vurgusuyla İBB için aday olabileceğini duyursa da DEM Parti ile yapılan görüşmeler sonucunda adaylıktan çekildiğini açıkladı.
Gelişmelerin ardından DEM Parti Meral Danış Beştaş ve Murat Çepni’yi İBB için aday gösterirken Rawest Araştırma Genel Müdürü Roj Girasun, Şubat ayında Turkey recap’e yaptığı açıklamada güçlü isimler olsalar da bu iki adayın Başak Demirtaş’ın yarattığı heyecanı yakalayamadığını belirtmişti. Girasun’a göre bu, DEM’in oy kaybıyla sonuçlanabilirdi.
“İstanbul DEM Parti için önemli bir yer ve orada da kan kaybediyor” diyen Coşkun da Demirtaş kararının DEM’e zarar verebileceğini düşünüyor:
“Kan kaybını durduracak, DEM Parti’nin seçmenini toparlayacak, bu düşüş trendini yükseklere çıkaracak bir adaya ihtiyaç vardı. Başak Demirtaş bu anlamda sembol bir isim olabilirdi.”
DEM Parti seçmeninin bir kısmının özellikle İstanbul’da sandığa gitmeyebileceğini ya da mevcut İBB Başkanı ve CHP adayı Ekrem İmamoğlu’na oy verebileceğini savunan Coşkun’a göre bu da DEM Parti’nin oy oranını ciddi oranda düşürebilir: “DEM Parti önceki seçimlere oranla İstanbul’da çok daha düşük bir oy alırsa bu gelecek açısından da bir sıkıntıya işaret eder.”
İstanbul’da yarış İmamoğlu ile AKP’nin adayı Murat Kurum arasında geçiyor. Anketlerin büyük kısmı yarışa iki hafta kala İmamoğlu’nun hala önde olduğunu gösterirken Turkey recap’e konuşan uzmanlar DEM’in alacağı oy oranının düşük kalmasının İmamoğlu’na, yüksek çıkmasının ise Kurum’a yarayacağı yorumunda bulunuyor.
DEM Parti’nin Doğu ve Güneydoğu illerinde devam eden kayyım uygulamasının sona erdirilmesi karşılığında İstanbul adayının desteklenmesi için AKP ile görüştüğü CHP lideri Özel’in de aralarında olduğu çok sayıda kişi tarafından iddia edilirken DEM ise bu iddiaları kesin bir dille reddetmişti.
Turkey recap’e yaptığı açıklamada “Bu tartışmaları çok talihsiz buluyoruz” diyen DEM Parti İstanbul adayı Beştaş, daha az oy alan partilerin adayları için benzer tartışmalar yapılmadığına dikkat çekiyor.
Beştaş’a göre HDP 2019’da İstanbul’da aday göstermeme kararıyla “hem anahtar rolünü, etki gücünü ortaya koymayı hem de demokratikleşmenin önünü açmayı, var olan kutuplaştırmayı değiştirmeyi” amaçladı ve bunu da başardı.
“Ancak bu, DEM Parti’nin Türkiye’nin her yerinde var olduğu gerçeğini tartışmaya açmamalı. … Asıl olan partilerin kendilerinin seçime girmesi ve kitlelerine hitap etmesidir.”
Kayyım problemi
Rawest Araştırma’nın son olarak 2021 yılında Diyarbakır, Mardin, Urfa ve Van’da gerçekleştirdiği Bölgesel Siyasi Eğilimler Araştırması’nın sonuçlarına göre DEM Parti ve öncülü partilerin oylarının büyük bir kısmını aldığı bölge halkının yüzde 80’inden fazlası kayyım uygulamalarını “yanlış” buluyor.
Kayyım uygulaması 2016’da başlamış, 2019’daki yerel seçimlerin ardından da devam etmişti. Aradan geçen sürede 100’e yakın HDP (DEM) belediyesinde seçilmiş yöneticiler görevden alındı.
Meral Danış Beştaş, Turkey recap’e yaptığı açıklamada “Bizim açımızdan kayyım sistemi bitmiş, çökmüş ve iflas etmiştir” dese de yaklaşan yerel seçimler öncesinde DEM’li adayların seçilmeleri halinde görevde kalıp kalamayacakları dahi tartışılıyor.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener de Aralık ayında yaptığı bir konuşmada AKP hükümetini hedef alarak “Bu seçimde, geçtiğimiz yıllarda yaptığınız gibi önce terör sempatizanlarının aday olmasına izin verip seçildikten sonra da, kayyum atama kurnazlığından vazgeçin” ifadelerini kullanmıştı.
AKP’nin kayyım atamalarını koz olarak kullanıp DEM Parti ile gizli görüşmeler yürüttüğünü savunan Akşener, “Eğer samimiyseniz kayyum meselesi üzerinden gizli pazarlıkları bırakın; buyurun, gerekeni yapın,” diye konuşmuştu.
Turkey recap’e “Bizim AKP ile anlaşacağımıza dair yorumlar daha önce de yapılıyordu, benzer şeyleri çokça yaşıyoruz,” diyen DEM Parti Grup Başkanvekili Koçyiğit ise asıl problemin herhangi bir partiyle görüşmelerinin, siyaset yapmalarının problem olarak görülmesi olduğunu düşünüyor.
Türkiyelileştiremediklerimizden misiniz?
DEM Parti’nin Doğu ve Güneydoğu’daki belediyelere kayyım atanmamasını önceliklendirerek İstanbul’da aday gösterdiği ve bu sebeple “Türkiyelileşme iddiasından” uzaklaştığı yorumlarıyla ilgili de konuşan Koçyiğit, “İstanbul büyük bir Kürt kenti, bir metropol; kent uzlaşısı sağlanmadığı için kendi adayımızı çıkarma kararı aldık,” diyor: “Her partiye hak olanın da bize hak olarak görülmemesini yadırgıyoruz.”
Türkiyelileşme politikasından geri adım atılmadığını kaydeden Koçyiğit, aynı çizginin 2011’den bu yana devam ettiğini ancak çözüm için işaret ettiklerinin bu politikadan “uzaklaşmak” olarak algılandığını söylüyor.
“[Biz] bu siyaseti yürütürken Türkiye halklarının bugün yaşadıkları birçok sorunun gerekçesi olan Kürt sorununun demokratik yöntemlerle çözülmesini dillendiriyoruz,” diyen Koçyiğit, bunun da “birileri tarafından” Türkiyelileşme politikasından uzaklaşmak gibi algılandığı yorumunda bulunuyor.
“Aksine biz şunu hep söyledik. Bu ülkede Kürtler özgür olmadan Türkiye halklarının özgür olma şansı yoktur. Kürt sorunu çözülmeden Türkiye’nin demokratikleşme şansı yoktur. Bu ikisi iç içe geçmiş ve birbiriyle bağlantılıdır.”
Türkiyelileşme politikasının hem HDP hem DEM için “stratejik bir karar” olduğu yorumunda bulunan DİSA’dan Vahap Coşkun da bundan geri dönüş olmadığına inanıyor ama ekliyor: “Fakat politikada bir revizyon var, bunu gözlemlemek mümkün. Kürt meselesine daha fazla yer veren, biraz daha Kürdi sorunlara eğilen bir noktaya geldi.”
Bunu hem DEM Parti yetkililerinin açıklamalarında hem Selahattin Demirtaş’ın Kobane duruşmasında yaptığı savunmadan görmenin mümkün olduğunu düşünen Coşkun’a göre yine de bu, DEM Parti’nin Türkiyelileşme politikasından vazgeçeceği anlamına gelmiyor, çünkü bu mümkün değil:
“DEM Parti’nin seçmenin büyük bir kısmı Kürtler. Ve Kürtlerin ağırlıklı bir kesimi Türkiye’nin batısında yaşıyor. Dolayısıyla DEM Parti’nin onlara yönelik de bir siyaset geliştirmesi gerekiyor.”
DEM’in İstanbul adayı Beştaş ise “Biz kendi açımızdan bu tartışmayı bitirdik,” diyor: “Biz tabii ki Türkiye partisiyiz, biz İstanbul adayıyız. İstanbul Türkiye’nin en büyük merkezi, değil mi sonuçta?”
Bu haberin editörlüğünü Damla Uğantaş yaptı, Gonca Tokyol da İstanbul’dan katkı sundu.
Turkey recap, Türkiye’deki haber medyasını ve gazetecileri desteklemek, ileri taşımak için İstanbul’da kurulmuş bağımsız bir haber platformudur. Turkey recap, kâr amacı gütmeyen bir dernek olan Kolektif Medya Derneği bünyesinde faaliyet göstermekte ve editöryal ekibimiz tarafından hazırlanmaktadır.
Gonca Tokyol, Şef editör @goncatokyol
Diego Cupolo, Genel yayın yönetmeni @diegocupolo
Ingrid Woudwijk, Yönetici editör @deingrid
Verda Uyar, Dijital büyüme yöneticisi @verdauyar
Sema Beşevli, Stajyer editör @ssemab_
Onur Hasip, Stajyer editör @onurhasip