
İSTANBUL — 6 Şubat depremlerinin ikinci yıl dönümünde, Ege Denizi'nin her iki yakasında da artan sismik hareketlilik endişe yarattı. Kaygıyı en derinden hissedenler ise muhtemelen İstanbul’da yaşayanlar oldu. Bu kentin yaklaşık 16 milyonluk nüfusu, olası bir afete karşı hayatlarını koruyacak donanıma sahip değil.
Şehrin yalnızca 20 km güneyinden geçen Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın, 2030 yılına dek 7.0 veya üzeri şiddette bir deprem yaratacağı düşünülüyor. Uzmanlara göre, İstanbul’da beklenen ‘büyük’ deprem yaklaşık 3 milyon insanın hayatını tehlikeye atabilir. Ayrıca 200 binden fazla binanın kısmen ya da tamamen çökmesine neden olabilir.
İstanbul’un yaşadığı son büyük sarsıntı olan 1999 İzmit Depremi’nin ardından bazı önlemler alınsa da uzmanlar Türkiye’nin en kalabalık kentinin toplanma alanlarının halen yetersiz olduğunu belirtiyor.
Yıllardır süren kontrolsüz kentleşme, İstanbul’daki birçok boş alanın yüksek katlı apartmanlarla ve alışveriş merkezleriyle dolmasına neden oldu. Bu durum acil durumlarda kent sakinlerinin sığınabilecekleri açık alanları giderek azalttı. Turkey recap’in araştırmasına göre, İstanbul’un en riskli mahalleleri, yalnızca yetersiz toplanma alanlarıyla değil, aynı zamanda eski bina stoğu ve yapı yönetmeliği uygulamalarındaki eksiklikler nedeniyle de savunmasızlaşıyor.
“Son 25 yılda İstanbul'un tamamı depreme hazırlanabilirdi. Ama yapılmadı.’’ sözlerini Turkey recap’e aktaran Prof. Dr. Naci Görür İstanbul sakinlerini depreme karşı bilinçlendirmek için yıllardır çabalıyor. “Yaptığımız hatalar o kadar büyüdü ki bizi korkutur hale geldi. Artık bunları nasıl düzelteceğimizi sormaktan bile korkuyoruz.”

1999 sonrası önlemler
1999 depreminin ardından yetkililer, İstanbul genelinde yüzlerce toplanma alanı belirledi. Bu boş araziler, olası bir afet anında insanların güvenle sığınabileceği noktalar olarak planlandı. Alan seçimini etkileyen bazı kriterler şunlardı:
Herkes için yaya olarak erişilebilirlik
Binaların yıkılması ve sel felaketleri gibi ikincil tehlikelere karşı korunaklılık
Genellikle şehir dışında bulunan sığınaklara toplu tahliyeleri kolaylaştırmak için ana yollara yakınlık
Özellikle bir depremin ardından geçen ilk 72 saat, artçı sarsıntılar hasar görmüş yapıları yıkabileceği için toplanma alanları hayati önem taşıyor. Aynı zamanda yolların kapanması, yardım ve kurtarma çalışmalarını engelleyerek hayatta kalanları bir başlarına bırakabilir.

Afet ve Acil Durum Müdürlüğü (AFAD)’nün verilerine göre bugün İstanbul’da yaklaşık 5.577 toplanma alanı bulunuyor. Bu alanlar, AFAD ve yerel yönetimler ortaklığında yönetiliyor.
Anonim kalmak isteyen bir AFAD arama-kurtarma uzmanı toplanma alanlarının toplam miktarının yeterli görünebileceğini ancak şehir geneline eşit dağılmadıklarını Turkey recap’e aktardı:
"Ne yazık ki özellikle nüfus yoğunluğu yüksek mahallelerde yeterli sayıda toplanma alanı olmadığını görüyoruz."
2023 yılında yapılan bir akademik çalışmaya göre, İstanbul’daki ilçelerin yaklaşık %40’ında acil toplanma alanları yetersiz. Avrupa Yakası’nda konumlanan Bağcılar ve Fatih gibi yoğun nüfuslu ilçeler kişi başına önerilen 1,5 m² alan standardının oldukça altında kalıyor. Oysa bu bölgeler yumuşak zemin yapısı, fay hattına yakınlık ve eski yapı stoğu gibi nedenlerle yüksek risk grubunda yer alıyor.
Öte yandan Turkey recap tarafından yapılan hesaplamalar ise Bahçelievler, Gaziosmanpaşa ve Şişli hariç İstanbul genelinde kişi başına önerilen alan standardının karşılandığına işaret ediyor.

Deprem AVM’leri
Toplanma alanlarının sadece dağılımı değil, büyüklükleri de dikkate alınması gereken bir konu. AFAD verilerine göre, bu alanların yarısından fazlası bir futbol sahasından küçükken, bazıları İstanbul’daki standart bir daire büyüklüğünü ancak aşabiliyor.
Turkey recap tarafından yapılan hesaplamalara göre, 1.000’den fazla toplanma alanı cami avlularından veya okul bahçelerinden oluşuyor. Bu tür alanlar hem dar olmaları hem de depremde yıkılma riski taşıyan binalara komşu olmaları sebebiyle tehlike barındırıyor.
Ayrıca, İstanbul’un dar sokaklardan ve çok katlı binalardan oluşan yapısı, birçok toplanma alanına ulaşımı da zorlaştırıyor. Afet sırasında çöken binalar, güvenli bölgelere ulaşımı tamamen engelleyebilir.
İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi ve İstanbul Şehir Plancıları Odası eski başkanı Pelin Pınar Giritlioğlu, Turkey recap’e aktarıyor:
"Bu alanlarda toplanmak, insanların depremde hayatta kalacağı anlamına gelmiyor. Toplanma alanları, büyük meydanlarla, kamusal alanlarla ve hastanelerle entegre olmalı."
Giritlioğlu, bu alanların yasal olarak korunmaması nedeniyle son yirmi yılda pek çok boş alanın imara açıldığını belirtiyor:
“En büyük sorun bu [toplanma] alanlarının yasal koruma altında olmaması,” diyor. “Bu nedenle istedikleri zaman bir şeyleri değiştirebiliyorlar.”
Giritlioğlu ekliyor: "Haritaya baktığınızda neredeyse hiç büyük alan kalmadığını görüyorsunuz. Hepsi AVM’lere ve konut projelerine dönüştü."
2000'lerin başında hükümetin körüklediği inşaat furyasıyla, İstanbul'un en büyük açık sığınaklarından bazılarının yerini Zorlu Center, Cevahir AVM ve Forum İstanbul gibi alışveriş merkezleri aldı.
2024 yılına ait bir rapora göre, İstanbul’daki toplam 95 alışveriş merkezinin kapladığı alan, 42.000’den fazla insanı barındırabilecek büyüklükte.
"Acil toplanma alanları adeta özel sektöre altın tepsiyle sunuldu." diyen Giritlioğlu, ihlallere karşı açılan davalara rağmen inşaatların hız kesmeden devam ettiğini vurguluyor.
AFAD uzmanı, afet durumlarında İstanbul'da yaşayanların ve turistlerin hazırlıksız yakalanabileceğini, toplanma alanlarının eksikliğinin ise büyük bir kargaşaya neden olabileceğini vurguluyor.
Turkey recap’in hesaplamalarına ve bazı çalışmalara göre Kadıköy ve Beyoğlu gibi bina stoğunun yoğun olduğu bazı bölgelerde yürüme mesafesinde (500 m) herhangi bir toplanma alanı bulunmuyor.
“İstanbul’un depreme hazır olduğunu söylemek çok iddialı olur," diyen AFAD uzmanı, kentsel dönüşüm gibi önlemlerin yetersiz kaldığını ve sınıfsal eşitsizliğin göz ardı edildiğini belirtiyor. "İstanbul gibi büyük bir şehirde, çok daha kapsamlı adımlar atılması gerekiyor."

Tahliye planları
Tüm bunlara karşın, gönüllü bir afet müdahale kuruluşu olan MAG-AME'nin başkanı Hüseyin Karadayı'nın Turkey recap’e aktardıklarına göre, okul ve hastane gibi, kamu binalarının yapısal olarak güçlendirilmesi konusunda ilerleme kaydediliyor.
"Pek çok okul zaten yıkılıp yeniden inşa edildi, bazıları ise yıkılmayı bekliyor," diyen Karadayı, "Bu binalar, ayakta kalabilmeleri için güçlendiriliyor." ifadelerini kullanıyor.
Afet tedbirlerine dair diğer ilerlemelere de dikkat çeken Karadayı, yüksek nüfuslu bölgelerden kara, deniz ve hava yoluyla hızlı tahliyeler için kapsamlı planlar oluşturulduğunu belirtiyor.
"Bu planlar, insanları çevre illere veya farklı bölgelere yönlendirerek geçici barınma sağlamayı içeriyor," diyor. "Ancak bu planların ne kadar etkili olacağını tam olarak öngöremeyiz."
Giritlioğlu ise tahliye çalışmalarının önündeki en büyük engellerden biri olarak bazı acil kaçış güzergâhlarının otopark alanlarıyla daraltıldığına işaret ediyor.
1999 depremi sonrasında yapılan düzenlemelere göre, birinci derece acil ulaşım yollarının, trafik akışını engelleyen park alanlarından arındırılması gerekiyordu. Buna karşın 2005 yılında dönemin Adalet ve Kalkınma Parti’li (AKP) İstanbul Belediyesi tarafından kurulan İSPARK, birçok yolu otopark alanlarına dönüştürdü.
"İnsanları tahliye etmek gerçekten zor olacak," diyen Giritlioğlu, depreme hazırlığın yalnızca bina güçlendirmekten ibaret olmadığını vurguluyor.
"Eğer İstanbul’un sokaklarını, altyapısını, meydanlarını, toplanma alanlarını ve geçici barınma yerlerini dirençli hale getiremezseniz, depreme hazır sayılmazsınız."
AFAD bu rapor için yapılan yorum taleplerini yanıtlamadı. İstanbul Belediyesi ise şu anda soruları yanıtlayamayacak kadar meşgul olduğunu söyledi.

Sokaktaki durum
Tüm bu gelişmeler olurken, yüksek enflasyon ve artan kira fiyatları, yeni ve daha güvenli konutları çoğu İstanbul sakini için lüks haline getiriyor ve kentsel dönüşüm faaliyetlerini zorlaştırıyor.
"Hayatta kalırsak çok şanslıyız," diyen üniversite öğrencisi Kamil Erdem Kadıköy’de yaşıyor.
Erdem’in oturduğu 50 yaşın üzerindeki bina da kentsel dönüşüm kapsamında yenilenecek yapılar arasında yer alıyor. Ancak, bina sakinleri daha küçük daireler için daha yüksek kiralar ödemek zorunda kalacakları endişesiyle kentsel dönüşüme direniyor.
Erdem oturduğu binanın taşıdığı yüksek riskin elbette ki farkında. 50.000’den fazla insanın hayatını kaybettiği, 6 Şubat 2023 depremlerinde gönüllü çalışırken, benzer yapıdaki sayısız binanın enkazına tanıklık etti.
Turkey recap'e konuşan Erdem, “Buradaki binaların çoğunun ayakta kalacağını sanmıyorum,” diyerek olası bir afette evi tahliye edip güvenli bir yere ulaşmasının zor olacağını belirtiyor.
Erdem'in evine en yakın toplanma alanı sadece beş dakikalık yürüme mesafesinde olsa da, yollar kapanırsa oraya ulaşamayabilir. Ayrıca bugün otopark olarak kullanılan bu toplanma alanı, olası bir tsunaminin tetikleyebileceği bir derenin yanında yer alıyor.
“Kaderimize razı olacağız" diyerek iç çekiyor.
Yöntem
AFAD, toplanma alanlarını Türkiye’nin dijital devlet platformu e-Devlet üzerinden erişime sunuyor. Kullanıcılar bu sistem aracılığıyla, bulundukları konuma en yakın toplanma alanlarını öğrenebiliyor.
Turkey recap, İstanbul genelindeki toplanma alanları haritasını AFAD verilerini analiz ederek oluşturdu.
Ek kaynaklar için İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanan toplanma alanları haritasına göz atılabilir.
Düzenleme ve çeviriler Yasemen Cemre Gürbüz ve Mehmet Boran Göksel tarafından yapılmıştır.
Turkey recap, Türkiye gündeminden haberler sunarken aynı zamanda Türkiye'de haber yayıncılığını ve gazetecileri desteklemek ve hep birlikte üretmek amaçlarıyla kurulmuş bağımsız bir haber kaynağıdır.
Editoryal ekibimiz tarafından kurulan ve kâr amacı gütmeyen bir dernek olan Kolektif Medya Derneği bünyesinde faaliyet gösteren Turkey recap Türkçe ve İngilizce dillerinde yayın yapar, derinlemesine analizler ve ülke gündemini özetleyen bültenler üretir.
Diego Cupolo, Genel yayın yönetmeni @diegocupolo
Emily Johnson, İngilizce editörü @emilyjohnson
Azra Ceylan, Ekonomi muhabiri @azraceylani