2023’ün Haziran ile Ekim ayları arasında İstanbul neredeyse hiç yağmur almadı. Türkiye’nin kaydedilmiş en sıcak günü olan 14 Ağustos’ta sıcaklıklar yükseldiğinde yerel rezervuarlar son on yılın en düşük seviyelerine ulaşmıştı.
Ardından, 21 Kasım’da yoğun sağanaklar şehrin 10 barajını kısmen doldurdu ve şehir planlamacıları, hidrologlar ve çevreciler bir süreliğine rahatlayarak büyük şehrin ve bölgenin kötüleşen kuraklık sorununa çözüm üretmek için çabalamaya koyuldu. Ertesi gün belediye su fiyatlarını yüzde 15 artırdı.
Hidropolitik Derneği başkanı Dursun Yıldız, Turkey recap’e şöyle konuştu: “Avrupa yakasındaki baraj havzalarında kasım ayı sonuna kadar yağmur yağmasaydı, Avrupa yakasındaki İSKİ [İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi] tarafından su sıkıntısı önlemleri uygulanacaktı.”
İstanbul’un Avrupa tarafında yağan sonbahar yağmurlarından önce, şehrin kaynak yönetimi yetkilileri Boğaz’ın batısındaki en düşük baraj seviyelerinden özenle su çekiyordu.
“Su krizini önlemek için su kullanıcılarından suyu daha verimli kullanmaları istendi” diyen Yıldız sözlerine şöyle devam etti: “Avrupa yakasının bazı bölgelerinde yaşanabilecek su sıkıntısı bu yağmurun önlediğini söyleyebilirim.”
Hem nüfus dağılımı hem de su kaynakları açısından İstanbul, doğu ve batı su havzaları veya Asya ve Avrupa bölgeleri olmak üzere ikiye bölünmüş durumda ve özellikle Avrupa yakasında su kaynaklarının dağıtımında çeşitli zorluklar yaşanıyor.
İstanbul’daki tatlı suyun büyük çoğunluğu İstanbul Boğazı’nın doğusunda yer alırken nüfusun çoğunluğu Boğaz’ın batısında, Avrupa yakasında yaşıyor ve iki taraf arasında yeterli miktarda su dağıtımı sağlamanın zorlukları nedeniyle tüm şehir büyük bir kuraklık riskiyle karşı karşıya.
İstanbul’un 16 milyondan fazla sakini için su depolama ve dağıtma çalışmalarında karşısına çıkan teknik ve meteorolojik zorlukların oluşturduğu engellerin yanı sıra su sorununu kısmen çözebilecek önemli bir altyapı projesi olan Melen Barajı da ertelenmiş ve tamamlanmamış bir proje.
COP’ta taahhütler çöpe gitti
Aralık ayının başlarında yağmurlu bir akşam dört çevre bilimci İngiltere Büyükelçiliği Türkiye Uluslararası Kalkınma Programı tarafından finanse edilen “İklim Değişikliğine Uyum Kapsamında Yağmur Suyu Hasadı: Belediyeler için Eğitim Programı” adlı bir çalışma için İstanbul Politika Merkezi’nde bir araya geldi.
COP28 iklim değişikliği konferansı ile aynı tarihlerde, iklim değişikliğine bağlı olarak Türkiye’de görülen kuraklığın etkilerini azaltmak için yağmur suyu hasadının etkin kullanımı üzerine konuştular.
Türkiye ise COP28’de Kömür Sonrası Enerji Küresel İttifakı’nda (PPCA) belirtilen fosil yakıtların aşamalı olarak bırakılması ve kullanımlarının azaltılması seçeneklerine karşı çıktı. Çin ve Hindistan gibi ülkelerle birlikte Türkiye, 118 hükümetin kabul ettiği 2030 yılına kadar yenilenebilir enerji kapasitesini üçe katlama taahhüdünü imzalamadı, ayrıca Türkiye, COP28’de 123 ülke tarafından desteklenen sağlık beyanını da onaylamadı.
COP28 ülkeleri Dubai’de anlaşmaya varmaya çalışırken, Boğaziçi Üniversitesi’nde Su Yönetimi alanında çalışan Prof. Akgün İlhan, konferans tarihinde ilk kez fosil yakıtların aşamalı olarak bırakılmasından bahsederek İstanbul Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kalkınma Daire Başkanı Prof. Ayşen Erdinçler’i sahneye takdim etti.
Erdinçler ise şöyle konuştu: “Su olmazsa tarım da olmaz ve dünyada açlık baş gösterir. İstanbul çok su tüketen bir yer. Bu sene hayli uzun bir kuraklık yaşadık. Bunun sonucunda biyolojik ve psikolojik rahatsızlıklar artış gösterdi. Su havzaları bizim için elmastan da değerli.”
2012’den 2018’e kadar İstanbul’da Su Hakkı Kampanyası’na öncülük eden ve Açık Radyo’da “Sudan Gelen” adlı bir radyo programı sunan İlhan, Türkiye’de yağmur suyu hasadı çalışmalarını desteklediğini belirterek kuraklık ve iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için İstanbul’da inşaat sektöründe yağış toplama mekanizmaları geliştirilmesi yönünde taleplerde bulundu.
Turkey recap’e yaptığı açıklamada İlhan, “İklim değişikliğine uyum sağlamadaki büyük etkisine rağmen, yağmur suyu hasadı ciddi ölçüde göz ardı ediliyor” dedi. “Ancak son yıllarda, şehirler iklim değişikliğinin etkileriyle daha çok karşı karşıya kaldıkça bu eski teknik yeniden ilgi topladı.”
Sözlerine, Türkiye’de 2021 tarihli Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği ile parsel ölçeğinde yağmur suyu hasadının zorunlu hale geldiğini belirterek devam etti. İki dönümden büyük parsellere yeni inşa edilen binalarda yağmur suyu toplama sistemi bulunması zorunlu hale getirildi.
2018 ve 2021 tarihli yönetmeliklerin İSKİ tarafından yayınlanmasının ardından İstanbul’da bir dönümün üzerindeki parsellerdeki tüm bina projelerinde çatı ve yüzey sularının toplanması uygulamasına, farklı derecelerde yaptırımlarla da olsa başlandı.
“Yağmur suyu hasadı sistemlerinin etkili bir şekilde uygulanması ve yaygınlaştırılması için yönetmelikler tek başına yeterli olmaz.” diyen İlhan sözlerine şöyle devam etti: “Başarıya ulaşmak için yasama, finans, hükümet, teknik ve toplumsal eylemleri içeren kapsamlı bir yaklaşım zorunlu.”
İSKİ’nin 2053 master planına göre, mevcut şehir düzenlemeleri ile 2050 yılına kadar yılda 80 milyon metreküp yağmur suyu hasat edilebilir. Gri su ile birlikte toplam geri kazanım potansiyeli, İstanbul’daki mevcut yıllık su tüketiminde 2,5 aylık bir kazanç sağlayabilir.
Plana katkıda bulunan isimlerden biri olan Yıldız, “Bu potansiyelin kullanılabilmesi için mevzuat değişikliklerinin, kentsel dönüşümlerin ve yeni altyapı yatırımlarının tamamlanması gerekiyor” dedi.
Kurak günler, daha kurak günler
17 Kasım tarihinde Tarım ve Ormancılık Bakanı İbrahim Yumaklı, Türkiye’nin 2030’da su kıtlığı çeken ülkeler arasına gireceğini ve altı yıl içinde Türkiye nüfusunun yarısı için su kıtlığının bir gerçek haline geleceğini ifade etti.
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Kentsel Tasarım ve Planlama programından Doçent Dr. Ender Peker, “Su kıtlığındaki büyüme, değişen yağış modellerinden ve artan su talebinden etkilenen kritik bir mesele” dedi. “Geri dönüşümde ve plastik kullanımını azaltmada yetersiz kalan kötü atık yönetimi ve habitat üzerindeki tahribat nedeniyle biyolojik çeşitlilik kaybına yol açan ormansızlaşma, tüm ülkede önemli endişelere yol açıyor.”
Aynı zamanda Su Politikası Derneği başkanı olan Yıldız, Kasım yağmurlarının kuraklığa kısa süreli bir ara vermesinin kendisini rahatlamaya yetmediğini söyledi.
Yıldız şöyle konuştu: “İstanbul’da olduğu gibi dünyanın birçok büyük şehrinde komşu nehir havzalarından yapılan transferlerle ilave su temini sağlanır. Havzalar arasında yapılan bu su transferi, iklim değişikliğinin etkisi arttıkça iller veya devletler arasında gerilimlerin artmasına yol açacaktır.”
Ek olarak, tarımsal ve endüstriyel su taleplerini karşılamanın giderek daha fazla sorun haline gelmesiyle sektörel su tahsisatı nedenli anlaşmazlıkların zorunlu olarak çıkacağını belirtti.
Bu esnada, Türkiye’deki popülist siyasi düzen, gerçeğe dayalı analiz yoluyla çevre sorunlarını çözmeyi savunan politika yapıcılar için felaket anlamına geliyor. Yıldız, bu konular kamuoyunun dikkatine sunulurken sıklıkla kullanılan retoriğin de pek yardımcı olmadığını sözlerine ekledi.
Yıldız sözlerine, “Sürdürülebilir su yönetimi popülist politikalar değil rasyonel, bilimsel ve uygulanabilir sosyal politikalar gerektiriyor” şeklinde son verdi.
Kuruntu değil
2023 sonbaharında İstanbul’da bulunan on barajın sekizi yüzde 10 kapasitenin altına düştü. İSKİ Genel Müdür Yardımcısı Bülent Solmaz kasım ayı başlarında yaptığı açıklamada İstanbul’daki barajların tam kapasitede olmaları durumunda dahi kentin ihtiyaçlarını ancak 7-8 ay boyunca karşılayacak kadar su tutabileceği yönünde uyarıda bulunmuştu.
2022 yılında BM Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi (UNCCD) Taraflar Konferansı’nda uzmanlar, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’nın özellikle kuraklığa karşı savunmasız olduğunu ve kuraklık kayıplarının artabileceğini belirtmişti. Önümüzdeki 100 yıl içerisinde Avrupa’nın Akdeniz ve Atlantik bölgelerinin dünyanın en şiddetli kuraklık etkilerinden birkaçını yaşaması bekleniyor.
Ayrıca, meteorolojik istatistikler bölgede yağışın yüzde 30 oranında azaldığını gösteriyor ki, bu da 500-600 milyon insanın kuzeye, Türkiye’ye doğru göç etmesine yol açabilir.
Yıldız, “İstanbul’un nüfusu aşırı iç ve dış göç nedeniyle çok hızlı bir artış yaşadı” dedi. “Değişen küresel çevrelere uyum sağlamadaki en büyük zorluk teknik çözümler bulmak değil, su kullanımımızı ve su yönetimi alışkanlıklarımızı değiştirmek.”
Bu makale Oğul Köseoğlu tarafından çevrilmiştir.
Turkey recap, Türkiye’deki haber medyasını ve gazetecileri desteklemek, ileri taşımak için İstanbul’da kurulmuş bağımsız bir haber platformudur. Turkey recap, kâr amacı gütmeyen bir dernek olan Kolektif Medya Derneği bünyesinde faaliyet göstermekte ve editöryal ekibimiz tarafından hazırlanmaktadır.
Gonca Tokyol, Şef editör @goncatokyol
Diego Cupolo, Genel yayın yönetmeni @diegocupolo
Ingrid Woudwijk, Yönetici editör @deingrid
Verda Uyar, Dijital büyüme yöneticisi @verdauyar
Sema Beşevli, Stajyer editör @ssemab_
Onur Hasip, Stajyer editör @onurhasip
Bu makale, Heinrich Böll Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği’nin desteğiyle hazırlanan çevre raporları dizisinin bir parçasıdır ve hiçbir şekilde Heinrich Böll Stiftung Derneği’nin görüşlerini yansıttığı şeklinde yorumlanamaz.